Sea / Francis Bacon



Untitled (sea) c1954

 Kumsala vuran bir dalga resmi üzerinde çalışıyorum şimdi. Bunu yapmanın tek yolu, bence, kumsalı ve dalgayı olağan durumlarından çıkarıp başka bir yapı içine koymak; yani, dalgayı ve kumsalı çok yapay bir temel üzerinde yeniden-yapmak. Bu resimde temeli yapmaya çalışıyorum; sonra, bakarsın, kumsalı ve dalgayı atıverir önüme talih. Ama, resmim ne kadar yapay olursa olsun, yine de kumsala vuran dalga olacağını umuyorum.

DS: Benzetmek mi istiyorsun?

FB: Benzetmek istiyorum, ama nasıl benzeteceğimi bilmiyorum.


Figure in the Sea - Deep in the Blue , 1957



DS: Ancak çok özel bir yolla benzetebileceğini biliyorsun ama?

FB: Evet, ondan eminim. Yoksa, herhangi bir deniz ve kumsal resmi yapıverirdim.

DS: Peki, bunu "herhangi bir” resimden fazla yapacak olan ne?

FB: Eğer gerçekten "herhangi bir” resim olmaktan öteye itebilirsem, resmin bütünü içinde kumsalı ve dalgayı sanki ayrı bir parçaymış gibi yükseltebilirsem, yani o denli yapay yapabilirsem...işte o zaman, kıyıya vuran bir dalga resminden çok daha sahici olabilir.

Sand Dune, 1983

DS:Hem sahici, hem yapay olmasını istiyorsun?

FB: Evet.

DS: Beklenmedik bir etki mi amaçlıyorsun. Kendini de mi şaşırtmak istiyorsun?

FB: Pek tabii. Başka ne için resim yapmayı sürdürür insan?

DS: Peki, eline geçecek olan ne? Resim ne kadar yapaylaşırsa, aslına o kadar benzeyeceği mi?

FB: Evet, ne kadar yapaylaştırılırsa, sahici görünmesi olasılığı o kadar artar.

DS: Yani, herhangi bir sanat niyet ile rastlantının karışımıdır mı diyorsun?

FB: Evet, çünkü niyet olmazsa başlamak için bir neden olmaz.

DS: Ama senin durumunda, rastlantı niyete oldukça erken bir evrede egemen oluyor sanki. 

Triptych 1974–1977

FB: Bak, insanın bir niyeti olur, ama olay aslında çalışma sırasında ortaya çıkar. Onun için bundan söz etmek o kadar zor; Evet, resmi yaparken olur her şey. içindeki bir tür duygu bulutunu izlersin, ama ne olduğunu tam bilmeden. Güdü diyorlar buna. Ve kişinin güdüsü, doğru ya da yanlış, tuvale boyayı sürme eylemi sırasında ortaya çıkan belirli şeylere takılır. Bundan başka, sanatçının özeleştirisinden de yaratıcılık doğduğu kanısındayım. Düşünüyorum da, çoğu kez bir sanatçının bir başkasından daha iyi gibi görünmesinin nedeni, eleştiri duyusunun daha keskin olması. Belki herhangi bir bakımdan daha yetenekli değildir de, yalnızca eleştiri duyusu daha sağlamdır.

DS: Ve bu eleştiri duyusunu uygularken kullanabileceği belirli bir ölçüt yoktur; bu, salt güdüsel bir tür eleştiridir mi demek istiyorsun?

FB: Evet, onu demek istiyorum. Ve resmi orada bırakmakla doğru yapıp yapmadığını hiçbir zaman bilemez; çünkü bir şeyin iyi olup olmadığına bilmek çok uzun zaman alır.

*
David Silvester & Francis Bacon
söyleşilerinden

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder