Chaplin'i Hatırlamak

Limelights / 1952

Charlie Chaplin... Filmlerini Schopenhauer’a, Nietzsche'ye, Spinoza'ya bağlayan, Shakespeare'le aynı kefeye koyan, izlediğim her filminde biraz daha yaşlandığına tanık olduğum bu adamı çok seviyorum. (Bazin'in deyimiyle amatör bir keman ve piyano müzisyeni, acemi bir filozof ve yazar olan Chaplin'i); onun trajik ve coşkulu kişiliğinde çok şey buluyorum.  Limelights bu bakımdan unutulmaz bir filmdir. Artık sesli sinema dönemindeyiz ve Chaplin de konuşmaya çok hevesli:

Thereza  - Savaşmaya değer ne var?

Chaplin - Gördün mü, itiraf ettin. Savaşmaya değer ne varmış. Her şey! Yaşamın kendisi. Bu yetmez mi? Yaşamak, ızdırap çekmek, zevk almak. İşte hayat. Yaşam güzel ve muhteşem. Deniz anası bile bunu bilir. Senin sorunun savaşmaktan vazgeçmiş olman. Devamlı hastalık ve ölümü düşünüyorsun. Anlasana. Ölüm gibi kaçınılmaz bir şey daha var. O da yaşam, yaşam. Evrenin gücünü düşün.
Dünyayı döndürüyor, ağaçları büyütüyor. Senin içinde de aynı güç var. Eğer kullanma cesaretin ve iraden olursa.

Thereza  - Niye ölmemi engellediniz?

Chaplin -  Aceleniz ne? İnsan bilincinin gelişmesi milyonlarca yıl aldı. Bir anda yok etmek mi istiyorsunuz? Varoluş mucizesi...evrende herşeyden daha önemli. Yıldızlar ne yapabilir? Sadece eksenlerinde dururlar. Ya güneş? 450 bin km mesafeye alev fışkırtır. Matah mı yani? Bütün natürel kaynaklarını harcamak. Güneş düşünebilir mi? Bilinci var mı? Hayır, ama sizin var. Bugün varsın, yarın yoksun.

Thereza  - Beni niye kurtardınız? Ölseydim sorun bitecekti.

Chaplin - Saçmalamayın. Yaşıyorsunuz ve bundan faydalanmaya bakın. Söyleyin bana yaptığınızın sebebi nedir?

Thereza  -  Herşeyin anlamsızlığı. Çiçekler bile, müzik bile anlamsız. Hayatın gayesi, manası yok.

Chaplin - Hayata niye anlam arıyorsun? Hayat bir istektir, anlam değil. Arzu, tüm hayatın konusu bu. Bir gülün, gül olabilmek için yaşamayı istemesi gibi. Bir kayanın kendisini koruyup hep kaya kalmak istemesi gibi.

Bu sahnede elleri ve yüzünü kullanarak öyle güzel gül ve kaya taklidi yapar ki hayran kalırsınız.





Ama asıl güzel olan birazdan Chaplin'den gelecek olan hem komik hem hüzünlü itiraftır:


Biliyor musun der kendi kendisiyle yüzleştiği bir anda, sana öğüt ve moral vermek beni de etkiledi; söylediklerime ben de inanmaya başladım.

Modern Times için bestelediği Smile şarkısında da,


 The Circus'un girişinde yer alan Swing Little Girl şarkısında da yaşam muştucusu hep aynı acemi filozofu bulursunuz.


Filmlerini izleyeli belki, uzun zamanlar oldu, ama Chaplin'i hatırlamak her daim iyi.