Ölümünden beri Barthes’a neler oldu? Dikkat edilmesi gereken en az üç olay gerçekleşti. 1987’de, Barthes’ın yazınsal varisi konumundaki François Wahl, Barthes’ın adı altında lncidents başlıklı ince bir cilt yayımladı. Kitap iki çok kısa metin ve iki daha uzunca metinden oluşur; bu metinler, Wahl’ın ileri sürdüğüne göre, yazmanın ivedi olanı yakalama (“se saisir de l’immediat”) çabasını paylaşırlar. Wahl'ın bu kitabı oluşturma kararı büyük ölçüde muhalefetle karşılaştı çünkü iki uzun metin İncidents ve Soirees de Paris, Barthes'ın en otobiyografik yazılarında bile ilan etmemeyi tercih ettiği bir şeyi dile getirmektedir: homoseksüelliğini. “Incidents” 1968 ile 1969’da gerçekleşen karşılaşmaların kısa anlatımlarını -çoğu birkaç tümce biçiminde- sunar; bu karşılaşmalarda Faslı oğlanlar ön plandadır. Andre Gide’in Kuzey Afrika’daki homoseksüel karşılaşmaları anlatan günlüğünden çok az etkilenen Barthes’ın metni anlatıdan kaçınır ve homoseksüel karşılaşmaları az ve öz parçacıklarla betimlemek yerine geçiştirir: “Mustafa şapkasına âşık. ‘Benim şapkam - onu seviyorum.’ Aşk yapmak için bile çıkarmaz kafasından." (Incidents) Barthes par Barthes “Incidents (küçük metinler, tek satırlar, haiku, notasyonlar, sözcük oyunları, tıpkı bir yaprak gibi düşen her şey)” başlığını taşıyacak bir kitap projesinden bahsetmekteydi; bu metnin söz konusu projeyle ilişkili olduğu kesindir. Ancak, “Incidents” olaylardan, sözcük oyunlarından, şakalardan ya da haikuyu biçimsel yönden bile andıracak notasyonlardan tamamen yoksun olduğu için, dikkatler ayrıntısız gözlemlerin ardında yatıyor olabilecek cinsel durumlara çekilmektedir.
Wahl'ın “Soirees de Paris” başlığıyla yayımladığı ama Barthes’ın “Vaines soirees" (Anlamsız Geceler) olarak değindiği günlük parçaları daha büyük ilgi gördü ve daha büyük dehşete neden oldu. Barthes’ın öldüğü yılın yaz mevsiminden kalma bu sayfalar fazlaca hiçbir şeyin gerçekleşmediği Paris akşamlarını anlatır: arkadaşlarıyla akşam yemeği yer, gidecek bir sinema arar, kafelerde dolanır, kararsızca delikanlıları takip eder ya da onların yaklaşımlarını can sıkıcı bulur, huzur içinde gazetesini okuyabilmek için yalnız bırakılmayı diler. Barthes daha önceleri “Deliberation” başlıklı bir denemede günlük konusu üzerinde düşüncelerini açıklamıştı: yayımlatma düşüncesiyle bir günlük tutmalı mıyım? Dezavantajları sıralar: günlüğün hiçbir “misyon”u, hiçbir gerekliliği yoktur; yazarını poz vermeye zorlar ve tüm önemsizliği, gereksizliği ve yapaylığıyla sürekli şu komik soruyu ortaya atar: “Ben miyim?” (Le Bruissement de la langue) Ama Barthes'ı günlük konusuna çekenin de bu dezavantajlar olduğu görülür. Olaysızlıkların notasyonu yazmanın “neredeyse olanaksız” bir biçimi halini alır, çekiciliğini reddettiği şeylerden alır: anlam, süreklilik, olay örgüsü, yapılandırma.
Ancak, pratikte, “Soirees de Paris" Barthes’ın onlarla geçirdiği gecelerin “boş” olarak nitelendirilmesi karşısında gücenen dostların bir ölçüde gizli tutulması (adlarının baş harfleri kullanılır) durumunda bile insanları taciz eder. Her şeyin ötesinde, amaçsızlığı kabul etmesi açısından çekicidir. Paris gecelerinden bıkan ve çekingen bir tavırla cinsel eşler arayan ünlü entelektüelin dokunaklı gösterisi kasvetli bir tonda sonlanır:
Üzerime bir tür umutsuzluk çöktü, içimden ağlamak geldi. Oğlanlardan vazgeçmem gerektiğini, ne kadar da açık bir biçimde gördüm, çünkü hiçbiri beni arzulamıyordu ve ben de onlara duyduğum arzuyu sergileme konusunda ya gereğinden fazla titiz ya da gereğinden fazla beceriksizdim; bunun kaçınılamaz bir gerçek olduğunu flört etmeye yönelik bütün çabalarım gösterdi - benim melankolik bir yaşantım olduğunu, sonunda bundan çok sıkıldığımı, yaşamımı ilgiden ya da umuttan yoksun bırakmam gerektiğini (...) Benim için geride dolandırıcılardan başka hiçbir şey kalmayacak. (Peki ama dışarı çıktığımda ne yaparım ben? Gözüme sürekli delikanlılar çarpıyor, hemen onlarla aşk yapmak istiyorum. Dünyamın bu görünümünün sonu ne olacak?) - Bir parça O. [Olivier’nin eve getirdiği genç bir arkadaş] için piyano çaldım, bunu benden istemesinin ardından, tam o anda ondan vazgeçtiğimi bilerek: gözleri ne kadar sevimliydi, ne de narin bir yüz, uzun saçlarıyla daha da bir narin: narin ama erişilemez ve esrarengiz bir yaratık, hoş yaratılışlı ama uzak. Sonra onu gönderdim, çalışmam gerektiğini söyleyerek, sona erdiğini bilerek, ve bir Olivier’den fazlasının bittiğini bilerek: tek bir delikanlının sevgisi.
Kitap böyle sona erer: “artık delikanlılar yok” demek yerine tek bir delikanlının hissettiği ya da tek bir delikanlıya hissedilen sevgi olasılığından fazlasını istemeyerek.
*
Barthes (Kültür Kitaplığı 80)
Jonathan Culler