Cehennem ateşleri arasında, Dehanın Meleklere azap ve çılgınlık gibi gelen zevkleriyle kendimden geçmiş yürüyorken, onların bazı Mesellerini derledim. Bana öyle geliyordu ki, kullandığı deyişler bir ulusun karakterini nasıl gözler önüne sererse, Cehennem Meselleri de, Cehenneme ait bilgeliğin doğasını, yapıların ya da giysilerin betimlenmesinden çok daha iyi ortaya çıkaracaktı.
Eve geldiğimde, sarp bir uçurumun varolan dünyaya öfkeyle baktığı yerde, beş duyunun cehenneminde, siyah bulutlara bürünmüş ve kayalığın üzerinde dolanan kudretli bir iblis gördüm; küle çeviren alevlerle, insan zihnince algılanan ve yeryüzündekilerin okuduğu şu cümleyi yazdı:
Havaya parsellenen her kuşun, beş duyunuz içine hapsedilmiş,
Engin bir haz dünyası olduğunu bilmelisiniz!
|
Death's Door, William Blake |
****CEHENNEM MESELLERİ****
Ekim zamanı öğren, hasat vakti öğret, kışın keyfine bak.
Arabanı ve sabanını ölülerin kemikleri üzerinde sür.
Aşırılığın yolu bilgeliğin sarayına varır.
Sağgörü, Yeteneksizliğin kur yaptığı zengin ve çirkin bir kız kurusudur.
Arzulayan ama eylemeyen, hastalık üretir.
Biçilmiş solucan sabanı affeder.
Suyu seveni ırmağa daldır.
Budala ile bilgenin gördüğü ağaç aynı değildir.
Yüzü ışık saçmayan asla bir yıldız olamaz.
Sonsuzluk, zamanın nimetlerine aşıktır.
Meşgul arının kedere vakti yoktur.
Budalalığın zamanı saatle ölçülür, bilgeliğinkini hiçbir saat ölçemez.
Tüm sağlıklı besinler ağsız ya da kapansız yakalanır.
Kıtlık zamanında sayıyı, ağırlığı ve ölçüyü kaydet.
Hiçbir kuş sadece kendi kanatlarıyla çok yükseğe uçamaz.
Ölü bir gövde yaraların öcünü alamaz.
En yüce edim, kendinizden önce başkasını düşünmektir.
Budala kişi budalalığında diretseydi, bilge olurdu. Budalalık hilekarlığın maskesidir.
Gururun pelerini Utançtır.