Kavafis etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Kavafis etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Kavafis için Mum



kalbim gömülü bir ceset sanki"




Mumlar / Kavafis (1899)


Önümüzde durur geleceğin günleri 
yanan bir dizi küçük mumlar gibi
 altın sarısı, sıcak, parlak.


Geride kalır geçen günler. 
Acıklı bir çizgi sönmüş mumlardan.
 Hala tüter yakında olanlar, 
soğuk mumlar, erimiş ve eğilmiş.

Kavafis İçin / Yannis Ritsos

Kavafis'in masası ve lambası


 KAVAFİS İÇİN ON İKİ ŞİİR

YANNİS RİTSOS


‘‘Eğer şiir bağışlanma değilse,” diyor kendi kendine —

"o zaman başka hiçbir yerden medet ummamalı.”











OZANIN ODASI

Siyah, oymalı yazı masası, iki gümüş şamdan,

kırmızı piposu. Koltuğuna oturmuş, nerdeyse görünmüyor,

sırtı hep pencereye dönük. Kocaman, kuşkulu

gözlüğünün ardından aydınlık içindeki

konuğunu gözlüyor; sözcüklerin gerisine gizlenmiş,

tarih boyunca, kendi bulduğu maskeler arkasında,

uzak, güvenli, parmağındaki yakut yüzüğün

belirsiz yansımasıyle insanların dikkatini avlıyor,

ve her zaman büyük bir hevesle, toy oğlanların, şaşkınlık içinde,

dilleriyle kuruyan dudaklarını ıslattıkları anda

yüzlerinde beliren anlatımın tadını çıkarıyor.

Başının gerisindeki pencereden vuran ışık

ona bir bağışlama ve kutsallık tacı giydirirken

o, kurnaz, aç, şehvetli, en suçsuz insan,

Evet’le Hayır, istekle pişmanlık arasında,

Tanrı’nın elinde bir kantar gibi kılı kılına dengede.

‘‘Eğer şiir bağışlanma değilse,” diyor kendi kendine —

"o zaman başka hiçbir yerden medet ummamalı.”


LAMBASI

Satraplık


Nasıl bir felakettir ki böyle
güzel ve yüce işler için yaratılmışken sen 
her zaman destek ve başarıyı 
şu haksız yazgın esirgedi senden; 
hep engelledi seni bayağı alışkanlıklar 
küçüklükler ve ilgisizlikler...

Başka şeyler isterdi oysa ruhun, 
ağlardı onlar için; 
halkın ve Sofistlerin Övgülerini o
erişilmesi zor, o paha biçilmez alkışları,
Agora’yı, Tiyatro’yu ve Defne taçlarını.
Bunları nasıl verebilir Artakserkses sana, 
bulunur şeyler mi bunlar bir satraplıkta; 
ve yoksa bunlar, hayat mı denir yaşadığın hayata?

Gizli odalar



I went into the secret rooms
and lounged and lay on their beds.

Odalara girdim, gizli odalara...
dokundum ve uzandım yataklarına



I went into the secret rooms
considered shameful even to name.

Odalara girdim, adlarını anmayı bile
ayıp saydıkları o gizli odalara

Kavafis

Kent


Senaryosunu Ferit Edgü'nün yazdığı, Erden Kıral'ın yönettiği Av Zamanı (1988) filminde Cunda'dan görüntüler eşliğinde Kavafis'in "Kent" şiiri.


tedirgin



...sana verebilirdim oysa aradığın aşkı;

bunu yorgun ve kuşkulu gözlerin söylüyordu,

aradığım aşkı verebilirdin bana.

Hissetti ve aradı birbirini bedenlerimiz

anladı bunu kanımız ve tenimiz.

Ama ikimiz de saklandık, tedirgin.

#Kavafis


Olanaksız

Bir kutu sevinç var
bir avunç var bu acıda.
Bir sürü insanı yok

o berbat günlerin, sıkıntı eksik!

“Sevilir duyulmayan müzik”
demişti bir şair.
Sanırım, yaşanmamış olandır
bende de en gözde yaşam.

K.


Sanata Katkım


şiir: Sanata Katkım / Cavafy, 1996, Yannis Smaragdis / müzik: Vangelis


Oturup düşündüm. İstekleri ve duyguları

getirdim Sanat’a hayal meyal görülmüş

yüzleri ve çizgileri; birkaç belirsiz anısını

yarım kalmış aşkların. Sanata bırakıyorum kendimi

Bilir o nasıl biçimlendirecek Güzel’in Yüzü’nü;

neredeyse sezdirmeden tamamlar hayatı,

düzenleyerek izlenimleri ve düzenleyerek günleri.

(1921)

Anlamlar

İlk gençliğim yılları, cinsel yaşamım
nasıl açık şimdi anlamları.

Ne gereksiz yerinmelermiş onlar, nasıl boş...

Ama bilmiyordum ki o zamanlar.

Düşkün yaşamımda ilk gençliğimin, ta derinlerde
şiirimin yapısı biçimleniyordu
sanat alanım çiziliyordu aslında.

İşte, bu yüzden dengesizdi yerinmeler bile
Kendimi yenmek için verdiğim kararlar, değişmek
iki hafta dayanıyordu olsa olsa.

Koru onları, şair,

şiir: Canlanınca / Cavafy, 1996, Yannis Smaragdis / müzik: Vangelis 


Koru onları, şair,

Kalan ne kadar az da olsa...

öyle saçlar ki, Yunan yontularına özgü,

her zaman güzel, taranmadıklarında bile,

ve hafifçe ak bir alna dökülen

Sevdalı yüzler, tam şiirimin

istediği gibi... 

Apollo!


Güzel Evrion






Güzel Evrion gömülüdür 
bu tamamı Siini mermerinden yapılmış 
bu menekşelerle, zambaklarla örtülü 
bu büyük bir ustanın elinden çıkmış mezarda. 
İskenderiye’li bir genç, yirmi beş yaşında.
Eski bir Makedon ailesinden baba tarafı 
Aravarheler’in soyundan gelmekte anası. 
Aristoklitos’un öğrencisi oldu felsefede 
Paros’un öğrencisiydi sözbilimde. Kutsal metin 
okudu Tibai’de. Tarihini yazdı
Arsinoitis yöresinin. Bu kalacak hiç olmazsa.
En değerli olanı yitirdik ama:
Bir Apollon serabına benzeyen yüzünü.

(1914)
* Evrion hayali bir kişi

Uzaktaki Gözler

şiir: Uzaktaki Gözler / video: Cavafy, 1996, Yannis Smaragdis / müzik: Vangelis 


Anlatmak isterdim o anıyı, ah anlatabilsem... 

Ama silindi, uçtu gitti sanki belleğimden; 

Çok uzaklarda kaldı, ilk gençlik yıllarımda.

Sanki yaseminler tütüyordu yumuşacık teninde... 

Bir Ağustos gecesi... -Ağustos muydu sahi...-

Hayal meyal hatırlıyorum şimdi gözlerini. 

Sanırım maviydiler...

Ah! evet maviydiler, 

gökyakut mavisi...


Endimion'un Heykeli Önünde

The Sleep of Endymion (detay) - Antonio Canova, marble, 1819 - 1822.


Miletos’tan Latmos’a varıyorum
gümüşlerle bezenmiş dört karbeyaz katırın çektiği
bir beyaz arabada. Ayinler yaparak
—kurbanlar, şaraplar sunarak— Endimion adına,
geldim İskenderiye’den
üç sıra kürekli bir al kadırgayla.—
İşte heykel. Kendimden geçerek bakıyorum
Endimion’un o ünlü güzelliğine.
Sepet sepet yasemin boşaltıyor kölelerim.

Ve mutlu haberin alkışları uyandırmakta geçmiş yılların hedonizmini.


Atina, 1901


Cavafy, 1996, Yannis Smaragdis / müzik: Vangelis 

Ariarathis oğlu Orofernis’tir şu dört drahmilik sikke üzerinde.


Orophernes of Cappadocia

İnce yüzü gülümser gibi duran 
yakışıklı adam
Ariarathis oğlu Orofernis’tir 
şu dört drahmilik sikke üzerinde.

Çocukken kovdular onu Kapadokya’dan 
atalarının büyük sarayından,
Iyonya'ya gönderdiler orada büyüsün diye 
ve unutulsun diye yabancıların içinde.

Ah nasıl da güzeldi Iyonya geceleri 
korkmadan ve tam bir Yunan gibi 
tanıdı sonuna kadar hedonizmi.
Hep Asya’lıydı bütün yüreğiyle
ama davranışlarıyla, konuşmasıyla Hellen,
firuzelerle süslü, Hellen tarzı giyinmiş
vücudu yasemin kokuları içinde
ve güzel gençleri arasında
en güzeli, en ideali lyonya’nın.

Sonraları, Suriyeliler Kapadokya’ya 
girip kendisini kral yapınca 
her gün sevinmek için yeni bir biçimde 
kapıp toplamak için altın ve gümüşü 
ve parıldayan zenginlik yığınlarına
bakıp içi açılsın ve kasılabilsin diye 
atıldı krallığın üzerine.
Ülkenin sorunlarına ve yönetime gelince- 
haberi bile yoktu çevresinde olup bitenlerden.

Kısa zamanda tahttan indirdi onu Kapadokyalılar 
Çekip Suriye’ye gitti o da, Dimitrios'un sarayında 
vurdu kendini eğlencelere, aylaklık etmeye.

Ama bir gün bozdu bu uzun tatili 
bazı garip düşünceler.
Hatırladı ki annesi Antiohis cihetinden 
ve şu Stratoniki kocakarısından dolayı 
kendisi de Suriye tahtının varisi sayılırdı 
o da bir Selefkis’ti neredeyse hemen hemen. 
Uzak durdu sarhoşluk ve şehvetten bir süre 
dolaplar çevirmek istedi beceriksiz ve şaşkın, 
bir şeyler yapmak, bir şeyler tasarlamak istedi. 
Tam bir hezimete uğradı ve silinip gitti.

Bir yere yazılmıştır sonu, ama kaybolmuş; 
ya da tarih durmamıştır belki 
haklı olarak üzerinde, kayda değer bulmamıştır 
böylesine önemsiz bir olayı.

Güzel gençliğinden bir büyü, 
şiirsel güzelliğinden bir parıltı 
ve İyonyalı gencin kösnül anısını bırakan 
Ariarathis oğlu Orofernis’tir 
su dört drahmilik sikke üzerinde.

(1915)

İyonya

şiir: İyonya / video: Cavafy, 1996, Yannis Smaragdis / müzik: Vangelis 


Kırmasına kırdık hepsinin yontularını 
kovmasına kovduk hepsini tapmaklardan 
ama böyle davrandığımız için ölmedi tanrılar.

Ey İyonya toprağı, hâlâ severler hepsi seni 
ruhları hâlâ seni anımsar.

Ağustos sabahı doğarken senin üzerinde 
yaşamlarından onların bir titreşim karışır havana 
ve bazen de bir yeniyetmenin saydam karaltısı, 
belirsiz, gelip geçer  üzerinden tepelerinin, hızlı adımlarla.

(1911)

Başka şeyler isterdi oysa ruhun,

şiir: Satraplık / video: Cavafy, 1996, Yannis Smaragdis / müzik: Vangelis 


Nasıl bir felakettir ki böyle
güzel ve yüce işler için yaratılmışken sen 
her zaman destek ve başarıyı 
şu haksız yazgın esirgedi senden; 
hep engelledi seni bayağı alışkanlıklar 
küçüklükler ve ilgisizlikler...

Başka şeyler isterdi oysa ruhun, 
ağlardı onlar için; 
halkın ve Sofistlerin Övgülerini o
erişilmesi zor, o paha biçilmez alkışları,
Agora’yı, Tiyatro’yu ve Defne taçlarını.
Bunları nasıl verebilir Artakserkses sana, 
bulunur şeyler mi bunlar bir satraplıkta; 
ve yoksa bunlar, hayat mı denir yaşadığın hayata?

(1910)