heidegger etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
heidegger etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Kulübe Güncesi: Heidegger ve Ev

Kulübe Güncesi: Heidegger'in Kulübesi III


 Heidegger'in kendi kulübesi ile diğer benzer yapılar arasında bir kıyaslamayı ne derece düşündüğü bilinmemektedir. Çoğu Alman burjuvası arada sırada bir tür taşrada inzivaya çekilmeyi gerçekleştirmiştir. Ancak kulübelerin felsefi ve şiirsel düşünmenin yeri olmalarına dair "geleneğin'' izi aynı zamanda Uzak Doğu'da da üç bin yıl öncesine kadar sürülebilir. Yaşamının ilerleyen dönemlerinde Heidegger; Petzet'in tarif ettiğine benzer bir kulübede çalışmış olan on yedinci yüzyıl Japon haiku şairi Matsuo Basho'nun eserinden haberdar olmuştu. Avrupa kültüründe Heidegger'in haberdar olduğu farklı "kulübeler" düşünülebilir; tıpkı Hölderlin'in Tübingen kulesi, Goethe'nin Weimar'daki resmedilmeye değer Gartenhaus'u ve Nietzsche'nin Avusturya Alpler'indeki Sils Maria'da bulunan, onun nekahet dönemini simgeleyen evi gibi. Amerikan edebiyatında önemli bir yere sahip olan Henry David Thoreau'nun Walden Pond'daki barakası; Heidegger ile yaklaşık olarak aynı dönemde yaşamış olan filozof Ludwig Wittgenstein'a ait ve Norveç'te Skjolden'de inşa edilen kulübe ve Carl Gustav Jung'ın Zürih Nehri kıyılarında bulunan yeri diğer önemli inziva mekanları olarak sayılabilir. Belki de en önemlisi Heidegger'in her zaman Presokratik fılozofların yaşamlarına ilgi duymuş olmasıdır. Presokratikler için, Basho ve Doğu geleneği için; ayrıca muhtemelen Hölderlin ve Nietzsche için de felsefe, bilgiçlik taslamayla ilgili sırlarla dolu bir uğraş değil, soruşturularak yaşanmış bir hayat demekti. Bu anlayışla Heidegger öğrencilerinin ve yorumcuların çoğu Todtnauberg'i münzevi bir dağ yaşamı fikri ile birleştirerek üne kavuşturmuştur. Filozof "İnşa Etme Oturma Düşünme" çalışmasında da işaret edildiği gibi kulübedeki yaşamın sınırlarının farkında olmasına rağmen kulübenin, çağdaşları tarafından muazzam ölçüde mistik olan, uzaktaki bir inziva yeri olarak benimsenmesine ses çıkarmamıştır. Heidegger kendi dağ yaşamının; varoluş ile kahramanca yüz yüze gelme olarak algılanmasını destekleyerek bu büyük düşünürler ile kulübeleri arasında özel bir eşlik kurulmasından keyif duymuştur.

 Adam Sharr

Kulübe Güncesi: Heidegger Yunanistan'da




1955 yılında, Heidegger'in Münih'teki Teknik  konuşmasında tanıştığı ve o zamandan beri arkadaş olduğu Erhart Kastner'le bir Yunanistan yolculuğu planlanmıştı. Son anda, gemi ve tren biletleri alındıktan sonra, Heidegger gelemeyeceğini bildirdi. Beş yıl sonra yine aynı oyun. Beraberce haritalara eğilmiş ve bir yolculuk rotası belirlemişlerdi ki, Heidegger yine kaçtı.

 'Yunanistan'ı görmeden, onun hakkında bir şeyler düşünmekle yetiniyorum. Şimdi içsel bakışımın önünde duran, şeyi, uygun bir söyleyişle tutmayı düşünmeliyim. Bunun için gereken toparlanmayı bana en iyi evim sağlıyor (21.2.1960, BwHK, 43). 

 İki yıl sonra, 1962 başlarında, Martin Heidegger nihayet "hayal eşiğini" (Erhart Kastner) aşmaya ve yolculuğa çıkmaya hazırdır. Bu yolculuğun KONAKLAMALAR başlığını verdiği kayıtlarını yetmişinci doğum günü için eşine adar. Venedik'te yağmurlu ve soğuk bir gün, gemiye binmeden önce, Heidegger'i yine kuşkular basar, kaçmış tanrılar için düşünülenler, sakın kurgulama olmasın, düşünce yolunun yanlış yol olduğunu göstermesin (A, 3). Heidegger çok şeyin risk altında olduğunun farkındadır. Yunanistan da onu artık sadece tarihin ölü bir nesnesi ve yabancı  taşımacılığının yağmaladığı Venedik gibi mi karşılayacaktır? İkinci gece yolculuğundan sonra sabah erken saatlerde Korfu adası, eski Kefalonya görünür. Phaiakların ülkesi burası mı şimdi? Heidegger güvertede bir kez daha Odissea'nın VI. bölümünü okur ve hiçbir örtüşme bulamaz. Tahmin edilenler ortaya çıkmaz. Her şey daha çok İtalyan coğrafyasına benzemektedir. Odysseus'un memleketi lthaka da Heidegger'i etkilemez. Heidegger başlangıçtaki Yunanlılığı aramanın, Yunanistan'ı keşfetmek için doğru yol olduğundan kuşkulanır; bu arayış, dolaysız deneyimi berbat etmez mi (A, 5)?

Gemi güneşli bir ilkbahar sabahı, Olimpiya'dan bir otobüs yolculuğu uzaktaki bir sahilin önüne demir atar. Süssüz bir köy, yol kenarlarında Amerikan turist otellerinin yarısı tamamlanmış inşaatları dizilidir. Heidegger kendini en kötüsüne hazırlar. Onun Yunanistan'ından geriye, sadece kendi tasavvurunun keyfiyeti mi kalacaktır (A, B)? Olimpiya yıkıntılarında sabahleyin bülbül sesleri, biçilip etrafa saçılmış sütun tamburları hala taşıyıcı yüksekliklerini korumaktadır. Bu dünya yine de yavaş yavaş Heidegger'in içine nüfuz eder.  Öğle vakti ağaçların altında çimlerde dinlenirler, büyük bir sessizlik. Şimdi varışın başarılabileceğini fark eder: Pan'ın saati hafiften seziliyor. Bir sonraki durak, Mikonos civarları. Burası, kutlama oyunlarına davet eden koca bir stadyum gibi görünür (A, 12). Bir tepede, eski bir Zeus 
 tapınağının üç sütunu durmaktadır:

manzaranın genişliğinde, gözle görülmeyen bir lirin üç teli gibi ve belki de bunların üzerinde rüzgarlar, ölümlülerin duyamadığı ağıtlarını -tanrıların kaçışının yankılarını çalmakta (A, 12). 

Kulübe Güncesi: Heidegger'den Sartre'a



"Önümüzdeki kış buraya gelebilseniz ne kadar güzel olur. Küçük dağ evimizde birlikte felsefe yapabilir, Kara Ormanlarda kayağa gideriz."






  Freiburg, 28 Ekim 1945

  Çok Sevgili Mösyö Sartre

  Ancak birkaç haftadır sizden ve kitabınızdan söz     edildiğini duyuyorum. Sağolsun Mösyö Towarnicki   Varlık ve Hiçlik adlı kitabınızı buraya bıraktı, ben de   hemen üstünde çalışmaya koyuldum. İlk kez benim   çıkış noktası olarak aldığım alanı derinlemesine   sınayan bağımsız bir düşünürle karşılaşıyorum.   Kitabınız felsefemi doğrudan nasıl kavradığınızı   gösterdi bana, böylesine daha önce rastlamamıştım   doğrusu. Sizinle temel sorunların aydınlatılmasını   sağlayacak, verimli bir tartışmaya girebilmeyi çok isterim. Bundan yirmi yıl önce Varlık ve Zaman'ı yazdıktan sonra, hala aynı sorunla karşı karşıyayım; şimdi birçok şeyi daha açık ve daha yalın bir biçimde görüyorum; birçok yanlış anlama ortadan kaldırılabilir.

"İle-olmak" eleştiriniz ve "öteki-için-varlık" üstündeki ısrarınız, aynı zamanda kısmen de olsa ölüme getirdiğim açıklamaya getirdiğiniz eleştiri konularında sizinle aynı kanıdayım. Varlık ve Zaman, en azından onun yayımlanan hali bir yoldan başka bir şey değildir; Temellendirmenin Neliği Üstüne' de yalnızca ucundan yakalayabildiğim asıl sorun orada ortaya konmamıştı hiç de. Kitabınızın giriş ve sonuç bölümleri benim için çok heyecan verici. Bununla birlikte, bu sorunları şimdilerde tarihle, özellikle de bugüne dek Platonculuğun egemenliğinin bütünüyle kapladığı Batı düşüncesinin başlangıcıyla özgün bir ilişki halinde düşünüyorum. Yakın zamanda daha geniş çaplı çalışmalarımı yayımlayabileceğimi umuyorum. Kitabınızın bana ait bir nüshasının bulunmasını çok isterim; o zaman bambaşka biçimde çalışabilirim. Çünkü sizinle birlikte düşünceyi tarihteki temel bir olay olarak sınanabilecek konuma getirmek adına -bu da bugünün insanının varlıkla özgün bir ilişki kurmasını sağlayacaktır-, bazı önemli sorunlar konusunda düşüncelerimi dile getirmek arzusundayım.

Önümüzdeki kış buraya gelebilseniz ne kadar güzel olur. Küçük dağ evimizde birlikte felsefe yapabilir, Kara Ormanlarda kayağa gideriz. Baden-Baden' de buluşma düşüncesi beni zaten sevindirmişti; ama Mösyö Towarnicki'nin pek anlayışlı ve coşkulu çabalarının gösterdiği üzere, buluşmamızın çok daha verimli geçeceğini umabilirim. Aslında söz konusu olan şey dünyanın içinde bulunduğu anı tüm ciddiyetiyle kavramak, onu partizanlığı, moda akımları ve okul tartışmalarını hesaba katmadan söze taşımak- iş ki varlığın zenginliğinin temel hiçlik içinde ne kadar derinlerde barındığını anlamamızı sağlayacak asıl deneyim canlansın.

Sizi gerçek bir yol arkadaşı olarak selamlıyorum

Sevgiyle

m.h.

Büyük kitabınız kesinkes Almancaya çevrilmeli.

Fransızcadan çeviren: Orçun Türkay

Kulübe Güncesi: Erdem Ceylan / İki Yazı

Modern Barbarın Yolu: Pier Vittorio Aureli’nin “Az Yeterlidir: Mimarlık ve Asketizm Üzerine”si

 https://xxi.com.tr/i/modern-babarin-yolu




Utanmaz Düşünürün Utangaç Elbisesi: “Heidegger’in Kulübesi” Kitabından Hareketle Bazı Düşünceler

https://xxi.com.tr/i/utanmaz-dusunurun-utangac-elbisesi-heideggerin-kulubesi-kitabindan-hareketle-bazi-dusunceler

Rimbaud'nun Sessizliği



 "20 Kasım 1972'de, Fribourg'da, yaşlı Heidegger, Rimbaud konusunda gerçekten susmak ne demektir diye kendi kendine sorar. "Bu sessizlik. diye yazar, basit suskunluktan başka bir şeydir. Artık-konuşmamak, söylemiş-olmak demektir."
.
.
Ve ekler: "Rimbaud'nun neyi sustuğunu yeterince açık bir biçimde anlıyor muyuz? Ulaştığı ufku şimdiden görebiliyor muyuz?"
.
.
Belki.
Sadece şu kadar:

"Uykularımın ve en küçük hareketlerimin kaynaklandığı bu bölge."
.
.
Ya da daha basiti:
.
.
"Göğün ve gölgeliklerin kutsanmış mekânı."

*
Sollers