"İçimdeki Bartleby huysuzlanıyor"

Z. her huysuzlaştığında sözü Katip Bartleby'e getirir. Son iletisinde yine adı geçince Melville'in bu uzun öyküsünü bir çırpıda okudum ve tanıştım yapmamayı yeğleyen meşhur katip Bartleby ile. Bu küçük ama etkisi büyük olmuş öyküyü okumayı bu kadar geciktirmiş oluşuma da üzüldüm.

"Dörtgenin köşelerini nice bastırsam da kusursuz çembere ulaşamıyorum. Hadi çemberi yaptın ya sonra, sorusunu ise Kâtip gibi, şimdilik, 'sormamayı yeğlerim', diye geçiştiriyorum. O daha iyisini yapıyor, 'yapmamayı yeğliyordu'.
Sızlanmak bir tür onursuzluk tabii. Kendi en geniş anlamda alçaklığıma karşı kurmaca denebilecek bir onur sürüyorum kendi karşıma. Cinin lambada uyumasından iyidir dışarı çıkması. Aralıktan sızan esintiye onur dememizi engelleyecek ne var? Hiçlikten onur damıtmak mı bu? Ne işe yarayacak, kendi gözünde var olmanı bağışlatmaktan öte. Ama tersi daha zor geliyor bana. Yapmamak daha zor. Barthleby nasıl göze alıyor bilemiyorum. Sıkılmak dayanılmaz. Belki de sorunumuz, her şeye neden, minareye kılıf aramakta... Çelişik bir durum. Yapmamak da yapmak deyip çelişki bir söz oyunuyla aşılabilir mi? Çünkü yapmamayı yeğleyen bilinç arkada duruyor.
Yapmanın seçeneği yok o zaman. Tüpten fışkıran diş macunu gibi başka ağızlara dalacak, başka dişleri istemesek de parlatacak ya da parlattığımızı sanacağız. 'Kaos sürüyor'. (Lars von Trier)"(Z.Z.K.)



haftasonu

Yazıyla kıyısından köşesinden ilgili herkesin içinde bir Bartleby var huysuzlanan. Bir duvarın önünde can vermeyi göze almak herkesin harcı değil nasılsa. Oscar Wilde'ın hiçbir şey yapmamanın bu dünyanın en zor ve en entelektüel şeyi olduğu düşüncesine de katılırsınız. Melih Cevdet Anday'ın eşi şairin yazmayı neden bıraktığını Feridun Andaç'a şu sözlerle aktarıyor: "Sizin oturduğunuz yerde oturmuş kitap okuyordu, elinde de bir kalemle defter vardı, notlar alıyordu. Bir ara kaldırıp attı bunları. " Ne böyle yazı yazılır, ne de yazar olunur!" diyerek bıraktı okumayı ve yazmayı..." Anday'ınki bir tür inanç yitimi ve başarısızlık duygusu gibi duruyor ama hikayenin devamı Ferit Edgü'de: "Yıllar yıllar önce bir gün Melih Cevdet ne yazdığımı sormuştu. Ben de "hiçbir şey, yazmayı bıraktım" yanıtını vermiştim. Büyük şair haifiçe gülümseyerek bilirim demişti. Ben de dört beş bırakmışımdır."

Yapmamayı tercih eden Bartleby'nin ününden Bartleby Sendromu olarak anılagelen bir red edebiyatı da türemiş. Enrique Vila-Matas'ın Bartleby ve Şürekası'nı okuyordum, içinde kimler yok ki, edebiyat tarihinin herhalde en kabarık ve en tutarsız listesidir. Hiçliğin cazibesi diyor Vila - Matas bu olumsuz itkiye kalemini kaptıranlara. Ferit Edgü, Notos dergisinin Red Yazarları dosyalı sayısında maddeler halinde sıralamış:



Herkes kendi olası bırakma gerekçelerini bulup çıkarabilir içlerinden. Benim de zaman zaman tıpkı Anday gibi kalemi kitabı fırlatıp atmak geçiyor içimden ("içimdeki Bartleby huysuzlanıyor"). Yapmamayı yeğlemekten ziyade, vazgeçmek... (bir duvarın önünde can vermeyi göze almaksa eğer...) Bu reddi en uç noktalara da taşıyabilir, yaşamamayı da yeğleyebiliriz. Olumsuzluk duygusu ya da hiçliğin çekiciliğine kapılmak (5), yaşama duyulan tiksinti (19), edebiyatı küçümsemek (14), unutulma isteği (1),  yazmanın belirsizliği ve bıraktığı yetersizlik duygusu (17) bunlar kolay kolay gerekçelenmezler hiçbir zaman; sanatın saçma olduğuna inanmaksa (7), evet belki Rimbaud gibi Cehennem'de Bir Mevsim'i yazdıktan sonra sanatın bir saçmalık olduğunu söylemeye hakkımız olabilir ancak. Belleğin sözdizimsel bütünlüğü barındıramayacak kadar deliliğe hapsolması (8), hala tutunacak birkaç sözcük kalmışsa eğer, Batur'un bir yazısında onu andığı şekliyle, Bartleby'nin canlı numunesi, bütün yazdıklarını bir sandıkta istifleyen Pessoa bu delilikten de sağ çıkılabilineceğini gösteriyor. 

Susmanın Estetiği'nde Susan Sontag konuyu daha da uç noktalara taşımış:

https://kaotikbenlik.blogspot.com/2013/02/susmanın estetigi susan sontag


İlgili birkaç okuma daha:

https://kaotikbenlik.blogspot.com/2018/02/Yazma Sıkıntısı / Agnes Verlet
https://kaotikbenlik.blogspot.com/2018/02/ Ferit Edgü / Yazmak


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder