Bataille / Philippe Sollers


1944 yılında, savaşın tam ortasında Georges Bataille, hasta ve sıkıntının körüklediği bir yalnızlıkta şöyle yazıyor:


“Nasıl bir toz girdabı fırtınayı haber verirse, işi başından aşkın kalabalıklarda açılmış bir tür boşluk da hayal kırıcı ama sınırları olmayan bir facia anına girildiğini ilan ediyordu.”


Küçük bir Fransız köyünde kaybolmuştur, kurgusal karakteri kalbine bir el kurşun sıkar (isabet ettiremez), bir sürü yanlış anlaşılmadan sonra kız arkadaşı gelir, birlikte bolca içerler, ağır bir deliliği başlatırlar, başarısızlık ve marazilikle paramparça olmuş güçsüz bir ülkenin aynası, ‘Az anlaşılır hale gelmiş çalkantı ve hiç akıl ermez bir gelecek, zihinler inanılmayacak şekilde şaşkınlık ve hatta son aptallık duygusuna adapte oluyordu.”


Her şey felaketli, hayal kırıcı ve aptalca. Fransa, aklını yitirmiş yaşlı bir kadının çığlıklarını duyarken panjurları kapatmanın daha iyi olduğu boğucu bir kasaba evinin odasına benzemiştir. Anlatı asılı kalır, tamamlanmamıştır. Bu karanlık çağa dair, beyinsiz ve karmaşık bir şekilde devam eden yıkıma dair içeriden yazılmış en güzel anlatı.


 Sakatlanmış bir şey bozguna uğrar.


“Titreyişi kâğıdın yüzeyinde koşuşturan cümle, rüzgârla dağılan biçimsiz bulutların güzelliğine sahiptir. Bu tümce belirsiz bir düşünceyi haber verir. Ne istediğimi bilebilecek miyim, cümle düşünceden gizleniyor. Uykuyu çağırıyor. Cümle tuhaf olduğu ölçüde, onda gizlenemeyen uyku bir şey yapamaz.”


(1962’de ölen) Bataille’ın son metinlerinden biri şöyle:


“Sonunda uzun uzun ölümden söz ediyorum, ölümden nasıl söz etmek gerektiğinden. Rüya görerek değilse, eğlenceli bir kayıtsızlık gülüşüyle değilse, ölümden nasıl söz edilir? Kim bir bulut gibi dağıtılmayı sever? Kendini bozguna uğratmayı?”


Bataille 1935 yılında Barselona’da (ancak 1957 yılında yayımlanacak) Göğün Mavisi'ni yazar. Bataille 38 yaşında, ondan çok sonra parfümlü, temiz, asil güzel kadınlarıyla son günlerine yetişeceğim Barrio Chino genelevlerindeki sefahat günlüğünü tutuyor. Şöyle şeyler yazıyor:


“Gündüzleri ya güneşin altında kumsaldayım ya denizdeyim ya da kayalıklarda dolaşıyorum, geceleri naif bir şekilde kendimi sefahate sürüklediğim Barselona'nın Barrio Chino’sundayım. Hafif ve tutarsız bir adam olduğum kesinleşmişti. Tavandaki aynada, çıplak bir kızla birlikte ben de çıplak bir halde uzanmış olarak kendimi fark ettiğimde, böylesine densiz postürlerle süslenmiş bir gökyüzüne bakarken gülmekten kendimi alıkoyamadım.”


Buradaki önemli sözcükler “naif bir şekilde.” Barselona'nın Çin mahallesinden aldığım diplomayı özenle saklıyorum. Şu tür bir cümle yazabilmeyi isterdim:


“Bu durumda aynı anda hem yaşamımın tamamını hem onun tüm aşırılığını dayanılmaz bir şekilde kucaklama ihtiyacı duyuyordum.”


İşte bilinçli, zevkten yoksun müstehcenlik.



*Burada Sollers’in kendi kelimeleriyle aktardığı metin, Bataille’ın Göğün Mavisı’nin ilk taslağından çıkardığı ve sonradan bulunan el yazmalarındandır -ed.n.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder