İspanya Halk Cehpesi yetkilileri, Paris’te açılacak uluslararası sergi için, Ocak 1937 tarihinde, Mimar Luis Sert ve Ozan Larrea’nın da bulundukları bir karşılaşmada, Picasso’dan, İspanya Pavyonu için bir duvar resmi yapmasını istemişlerdir.
Ancak, bu süreç içinde picasso, çeşitli konuları düşünmüş, fakat somut çalışmalarına başlamamıştır...
Picasso, Guernica kentinin bombalanmasını 28 Nisan 1937 tarihinde gazetelerden okumuş;
1 Mayıs’ta, Paris’te yapılan gösterileri izlemiş ve aynı gün, İspanya Pavyonu’nun duvarı için yapacağı resmin ilk ön çalışmalarına başlamıştır...
Picasso’nun bu ilk çalışmasında, Guernica bombardımanı ile ilgili ne uçaklar, ne saldırı, ne savaşçıları, ne acı, ölüm, hatta ne de politik bir simge, iz, mesaj görülür... Bu ilk ön çalışmada, daha çok, onun birkaç yıldan beri sürekli olarak ürettiği, boğa güreşi ve mitolojik konulardaki denemelerinin izleri bulunmaktadır. I. çalışma da, resmin sol tarafındaki boğanın tüm bedeni görülmektedir. Boğanın üzerinde bir kuş ya da kanatlı bir hayvan vardır. Diğer kenarda, küçük bir pencereden, elinde lâmba tutan bir kadın görülmektedir. Ortada öldüresiye bir savaşımdan geçmiş bir at, boynunu ileriye, elinde lamba tutan kadına doğru uzatmıştır... Bu ilk çalışmada, en etkin figür, elinde lamba tutan kadındır. Tüm kompozisyon içinde, yalnız o, olayı etkin bir biçimde değiştirme olanağına, gücüne sahip görünmektedir...
Picasso sıklıkla, "ben aramıyorum, buluyorum" dediği için, burada bir “arayıştan” söz etmeye dilimiz varmıyor. Ancak, belki "bulduklarını" en güzel biçimlerde sunmanın arayışı içinde olduğu söylenebilir...
Araştırmacılar, Guernica’nın, bu ilk çalışmasında bile bazı çıkarsamalar yapmanın olasılığını ve boğa, at ve elinde lamba tutan kadın arasında öldüresiye bir devinimin, hatta savaşımın başladığını vurgulamışlardır. Gerçekten de, ileride büyük değişiklikler göstermiş olmasına karşın, resimde görülen boğa, at ve elinde lamba tutan kadın gibi üç temel figür, çalışmanın daha bu ilk aşamasında belirginleşmişlerdir.
Picasso'nun, 1 Mayıs günü yaptığı 2. çalışmada, boğa ve elinde lamba tutan kadın figürleri resmin üst bölümünde silik bir biçimde gösterilmişlerdir. Kâğıdın alt yarısına yeni bir kompozisyon çizilmiş ve burada daha çok at-boğa ilişkisi üzerinde çalışılmıştır. Bu aşamada at, olay içinde etkin bir konum almaya başlamış ve ayrıca, diğer bir küçük kanatlı at, boğanın üzerine oturtulmuştur...
Picasso, 1 Mayıs günü yaptığı 3. çalışmasında, daha değişik bir kompozisyonu irdelemiş ve elinde lamba tutan kadın, resmin üst bölümüne tümüyle egemen olmuştur. Diğer köşede yerde yatan atın boynu ve başı dikine gerilmiştir (psikanalizciler, bu figüre “fallik at" adını vermişlerdir).
Resmin alt bölümündeki figürler, parçalanmış bedenleri ile büyük acılar içinde sergilenmişlerdir.
Picasso, burada, olayı en genel çizgileri içinde tartışabilmek için, biçemini çocuksu bir yalınlığa indirgemiştir...
Picasso, 1 Mayıs günü yaptığı 4. çalışmasında, yine çocuksu bir yalınlıkla at’ı yeni baştan düşünmeye başlamıştır. At’ın bu yapıtta çok önemli bir görev üstleneceği ortaya çıkmış, ancak bunun niteliği kesinleşmemiştir. Picasso, at’ı bir kez daha, yeniden ve tüm boyutlarıyla çizmiş ve ardından gelen çalışmalarında kesin hesaplaşma başlamıştır...
Picasso, 1 Mayıs günü yaptığı 5. çalışmasında, yine salt at çizmiştir. Ancak burada, kesin yargıya ulaşılmak üzeredir. At, gerçek konumunda, bir ölüm-kalım savaşımı içinde görev alacağından, onun yeni koşullardaki biyolojik-fizyolojik yapısı yeniden tartışılmıştır. Kolayca görülebileceği gibi, burada birkaç at üst üste çizilmiş, araştırılmıştır...
Picasso, 1 Mayıs günü yaptığı 6. ve bugüne değin bilinen son çalışmasında, yeniden Guernica'nın genel kompozisyonuna dönmüştür. Burada boğa, geleneksel yerini almış, ancak bu kez, alnına çiçeklerden bir taç konmuştur. Ayrıca, bedeninin arka bölümü, kuyruğunun ve de özellikle cinsel organlarının görünümü, onun oldukça dingin bir tinsel devinim içinde olduğunu göstermektedir. Bu konumuyla boğa, tüm olayla ilgisizmiş gibi görülen bir ilişkiye sokulmuştur. Diğer yanda, lâmba tutan kadının tüm yapı içindeki etkinliği de yeterince vurgulanmıştır. At, gerçekten de, bir ölüm kalım savaşı içindedir. Belki de tek umut, elinde lâmba tutan kadının konumundan gelecektir. Burada, yeni olarak, öldürülmüş bir insan-yontu arası savaşçı figürü yerde yatar gösterilmektedir...
Picasso, 2 Mayıs 1937 günü yaptığı çalışmalarda hemen salt at’ın boynu ve başı ile uğraşmıştır. Burada, at’ın altında kaldığı büyük acı ve yükle ne denli bir yaşam savaşımı içinde olduğu ve bunun, onun alışılagelmiş anatomik-fizyolojik yapışım ne ölçüde değiştirdiği somut biçimlerde saptanmıştır... Alt ve üst çenelerdeki dişler ile dilin konumları, at’ın etkisinde kaldığı saldırganlığın ölçüsünü, çektiği görkemli acının boyutunu göstermektedir...
Picasso, 2 Mayıs günü yaptığı genel kompozisyon çalışmasında resmin sağ yanındaki elinde lâmba tutan kadın, daha etkin olarak konunun içine girmeye başlamış; boğa, sıçrar konuma getirilmiştir. Boğa’nın yüzü, Picasso'nun sürekli ürettiği “Minataura” serisi çalışmalarındaki mitolojik boğa-insan görünümlerine büyük benzerlik göstermektedir. Orta plânda, yerde yatanların arasına, erkek savaşçıya benzer bir yazgıyla ölmüş bir kadın figürü gelmiştir...
Picasso, bir hafta kadar sonra, 8 Mayıs günü yaptığı yeni bir genel kompozisyon çalışmasında, yapıtın temel devinimi belirginleşmiş ve üç ana gruplaşma oluşmuştur... Boğa, yine tüm olaya egemen konumunu almış, etkinliği, onurlu bir ilgisizlikle vurgulanmıştır. İkinci grubu oluşturanlardan at, yaralarından akan kanla ne denli bir savaşım içinde olduğunu daha bir somutlaştırmıştır. Atın bedeninin arka bölümünün ne durumda olduğu yeteri açıklıkta görünmemektedir. Savaşçının boynu kopmuş, bedeni ve bacakları alışılagelmiş bir ölü görünümünde sergilenmiştir... Burada, ölü çocuğunu kucağında taşıyan ananın konumu çok etkinleştirilmiş, uzun saçları, ağzının haykırışı, boynunun gerilmişliği ve kucağında tuttuğu ölü çocuğuyla, at ile belirli bir yazgı birliği içinde oldukları gösterilmiştir...
Picasso, 8 Mayıs gününün daha sonraki saatlerinde, at ile kucağında ölü çocuğunu taşıyan ana arasındaki tarihi diyalektik devinimi yeniden tartışmıştır...
Picasso, 9 Mayıs günü, kucağında ölü çocuğunu taşıyan ana’nın ayrıntılı bir çalışmasını daha yapmıştır. Burada, çocuğun doğum süreci içinde olduğunu anımsatan izlenimler edinmek olasıdır. Çocuğun baş ve boyun görünümü, doğum işlevinin başladığı anlardaki ana rahminden ilk çıkış görünümünü vermektedir... Ancak çocuğun henüz doğup doğmadığı kesinlikle belli değildir. Fakat her koşulda, çocuk ile ana arasındaki organik bağın-ilişkinin kesilmediği vurgulanmaktadır... Ana’nın memeleri süt, bolluk, bereket doludur. Ancak araya giren kan, onun bu olanaklarının çocuğuna iletilmesini engellemektedir...
Picasso, yine 9 Mayıs günü, genel kompozisyonun son bir ön çalışmasını yapmıştır... Yapıtın bu aşamasında, ilk kez, özellikle resmin orta bölümündeki devinim, Guernica pazar yerinin bombardımanı sırasındaki durumu, kimi yıkılmış yapıları, parçalanmış arabaları, ölüleri, acıyı, korkuyu gerçekçi bir yöntemle belgelemektedir... Arka planda, üçgen-kama biçiminde yan yana konmuş, siyah- beyaz renkler, gölgeler, ölçüsüz saldırganlığı bir kez daha vurgulamaktadır.
Eski yerini koruyan boğanın, boşalmaya hazır bir gerginlikle kasılmış kaslarında, saldırganlık daha bir belirginleşmiştir. Bu konumuyla boğanın, en az potansiyel olarak, saldırgan bir gücü — modern militarizmi— içerdiği düşünülür. Elinde lamba tutan kadın, boğayı ya da onun simgelediği karanlık gücü yakından görmek istercesine lambayı ona yaklaştırmaya çalışmaktadır... Belki de, içinde yaşanılan çağın ve Picasso’nun yapıtının temel sorunu, kadının simgelediği gücün —büyük bir olasılıkla çalışan insanların— boğa’nın (modern zorbalığın-militarizmin) gerçek niteliğini görebilmelerinde düğümlenmektedir.