Klee: Dream

Köyler kentler sarmalar Klee'nin yapıtı'nı, en çok da evler: Pencerelerinden bakar onlar, bakışlarının ışığını gönderirler, kapıları konuşur, bir ağız gibi aynı: Söz alır, sözler kurarlar, bir dil ki yavaş yavaş gramerini eleverir, karşısına geçen kurallarını, yazımını, sözdizimini dayatır.

Öteki kutupta açılır Klee, dışarı çıkmış, dönmek istememiştir. Güneş, resimlerinin vazgeçilmez ışık ve ısı kaynağı. Renklerini o tarar. Gölgeleri tayin eder. Mevsimleri üleştirir.

Neden sonra Gece'ye gelir sıra.

Klee'nin geceleri, bir dereceler beldesi yaratmıştır. Koyu, ağır olanlarında belli belirsiz kıpırdanır her şey, alacakaranlığın mıknatısına kapılmıştır sık sık, Uyku'su kendisini çeşitli hallere böler.


Strong Dream, 1929, Klee


İşte Sıkı Düş - evinden uzağa gitmiş, ola ki evinin yolunu çoktan yitirmiş, bir çadır olsun kuramamış bu yapayalnız seyyahın hikayesi. Bir Önceki düşünde şefaat ile seyahatı heyecandan biribirine karıştırdığı için bütün yaşamı bir sürçmeye bağlı olarak gelişmiş saltık bir avara ile karşılaşıyoruz.

Frenklerin güzelim deyimiyle "dormir a la belle etoile", çatısız uykusuna gökkubbenin altına sığınarak dalıp gitmiş bu ıssız adam. Üzerindeki battaniye, imgelemimizi biraz zorlasak, dinlenmeye çekilmiş, yeryüzünde unutulmuş bir meleği yorgun, kendi üzerine katlanmış kanatları değil mi - bir yandan da?

Bütün bu gördüklerimizin "gerçek"le bir ilişkisi yok oysa - bizim baktığımız, onun düşünde gördüğü.

Gök cisimlerinin, alışageldiğimiz güzergahlarını terkedip yepyeni ilişki denklemleri kurabilmeleri, yol haritalarını değiştirmeleri için bizim onları başka bir pencereye yansıtmamız, oraya düşürmemiz yeterli.

Yoksa, ama, hayalkuranın bir otoportresi mi bu?

En sıkı yolculukların kafatası kutusunda yapıldığını her söyleyişimizde, yazdığımız cümle sanki bizden çıkıp gidiyor.

"Sıkı Düş", bir iş yolculuğu demek.

Uyku da yok burada bu an, yolculuk da.

İmgelem, Göz, El çalışıyor.


E.B.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder