Chaosmos

Dünya üzerine, insan üzerine, metafiziği ilgilendiren sorunlar üzerine ileri sürülen grotesk, olağanüstü, derin binlerce kuram geçti aklımdan. Aklımdaki bu binlerce felsefeden hiçbir çift -sanki bunlar gerçekmiş gibi- uyuşmuyor. Sahip olduğum bütün düşünceler yazıya dökülmüş olsa, gelecek kuşaklar üzerine büyük bir sınama olmuş olurdu; ama aklımın o çok tuhaf karakteri nedeniyle, bir kuram ya da fikir beni etkiler etkilemez ortadan kayboluyor, sonra da hiçbir şey ama ne olursa olsun gerçekten hiçbir şey hatırlamıyorum. Bu nedenle de hafıza öbür tüm yetilerim gibi beni bir rüyada yaşamaya itiyor.

...

"Pessoa kişilik taşımama ve hiçkimse olma radikal deneyimini yaşayan, bu deneyimin tam kalbinde "kendini her şey olarak düşleme", "her yönde, her şey olma" ve "duyumsama" olanağını keşfeden, bu basımın önsözünde alıntılanan Ömer Hayyam'la ilgili parçada okunduğu gibi, her anını "hem ardışık hem de dağınık iç dünya(sın)da yaşayan çelişkili bir düşünürdür. Her ne kadar bütün yaşamını kapsayan kurmaca denemesinde Pessoa estetik ve felsefi hareketler yaratma oyununu oynadıysa da, yarattığı düşünce ne tek kişiliğiyle belirlenmiş bir düşünürün, ne de sistematik bir düşünürün ürünüydü. Aslında felsefi düşünceleri, her şeyi sınırlı ve değişebilen açılarda düşünen, duyumsayan, yaşayan birden çok sayıda başka düşünüre aittir. Kesinlik karşısındaki korkusu, her şeyin başlangıcı ve sonu olduğunu reddetmesi, onu her türlü etiketten kurtarır. Tam tersine, rastlantısal ve birbirine eklenmemiş görüleri, kimsenin içinden geçmediği bir labirentteki boşlukları, varolmayan yolların kıvrımlarını sunar, çünkü tıpkı Pessoa'nın düşsel kişiliği rahip Baldaya'nın "The way of Serpent"te muhteşem biçimde dile getirdiği üzere, bir serseri bütün yollardan ve konumlardan kaçınır.

Pessoa'nın felsefi çalışması, ahengi bozan fikirlerin kaotik kozmosunu, kaosmoz'unu (chaosmos) temsil eden bir muammadır ve felsefi ilgileri, sistematik tutarlılık sözü vermez."



Paulo Borges
Fernando Pessoa'nın Felsefi Denemeleri
Aylak Adam Yayınları
Çev: ümit şenesen


...

Budistlerin aşkın tanrıtanımazlığı

Budizm daha derinliklidir. Ruh için daha iyi bir tesellidir. Dört yüce hakikati korkudan titremeden okudum ama onların yüceliğinden çok etkilendim. Bütün dünyayı silip atmak, nirvana, acı değil teselli dünyası, ruh yok ona, özlem var. Rüyasız bir ölüm uykusu, kişiliğin sona ermesi -arzu edebileceğimiz daha iyi bir şey ya da isteyebileceğimiz daha derin herhangi bir şey yok. Yine de hoşlanmıyorum.


Bütün bir insan soyunu, bilinmeyen bir denizin ortasında dümensiz kalmış bir geminin yolcularıyla tayfaları gibi düşünebiliriz. Yaşam sürdükçe oyunu sürdürecekler, bir kesinlik olarak taşıdıkları ölüm karşısında belki yollarına çıkacak bir gemide daha iyi bir harita bulup kurtulma umudunu taşıyacaklar.


Demirin genleşme katsayısını gösteren rakamları bir yana bırakırsak,
 elimizde sadece demirin gizemi kalır.


Aklın sonu, düşünmenin usanmasıdır.


Din insan soyunun duygusal gereksinimidir. Akılcı bu gereksinimi duymayabilir ama başkalarının duyabileceğini kabul etmek zorundadır. Duygusaldır ama gereksinmedir de.


halk, aptal ve faydalı, acınası ve sevilesi


Kişilik kötülüğün mekanıdır; kalp acının tapınağıdır. 
İnsanların ölümsüzlüğünü istediğimizde onların iyiliğini değil kötülüğünü istemiş oluruz.


Bize bu yeryüzünde kötü bir sonluluk sunar, bunun da ötesinde, bize sonsuz bir acının tüyler ürpertici olasılığını gösterir. Pascal'ın ürpertisi bastırılamaz. En dogmatik kötümserlik bile bizi böyle bir korkuyla sarsamaz.


Ölümsüz yaşam düşüncesi korkunç değildir. Beden ve zihnin birarada olduğu bir ölümsüz yaşamı olsaydı, korkunç olurdu. Tek başına ruhun ölümsüz yaşamı korkunç değil, doğaldır ve mutlu eder.


Yaygın görüş bir Tanrı'nın varolduğunu kabul eder; doğrudur, ama bu, bütün insanlarda süregelen, (deyim yerindeyse) teoloji rastlantılarının kılığına bürünmüş Tanrı fikrinden başka bir şey değil. Hindistan'da Tanrı fikri başka ama sezgi aynı. Siyahilerde fikir başka, sezgi aynı. Aynı bedeni değişik biçimlerde kuşatan idraktır.


Düşüncelerin gözyaşları için değil, 
ama gözyaşlarının düşünce için çok derin olduğunu sık sık düşünürüm.

...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder