Her şey şahane - Ve ilk başlarda vadinin öbür ucunun üst taraflarında hülyalı öğle sonrası eğrelti otlarıyla kaplı çayırların keyfini sürmek gibisi yok zaten, yarım milden kısa bir yürüyüşle vahşi, hüzünlü deniz
kıyısının da tadını çıkarabilirsin ya da bu ikisinden de bıkmış isen git derenin kıyısındaki kayranda oturup budaklara bakarak düş kur - Korulukta düşlere dalmak ve yöre tinlerine dua ederek "Burada kalmama izin ver, huzur istiyorum yalnızca" demek o denli kolay ki tüm sisli doruklar Evet diye yanıt veriyorlar, sessiz - Sonra kendine dersin ki (şayet sen de teolojik bağlamlarda benim gibiysen) (hiç olmazsa o zamanlar, ben delirmeden
önce hala böyleydi yaklaşımlarım) "Her şey olan Tanrı'dan başlar uyanış'ın yolu, olanaksız bir göreve dair uzun bir rüya görmek gibi ve birden uyanıyorsun, hoppa! Görev mörev kalmamış, her şey yitip bitmiş" - Coşkuyla akan ilk birkaç gün boyunca kendimden emin olarak diyorum ki (daha üç haftacık geçmeden, ne yapacağımı bilmeden) "artık aşırıya kaçmak yok, dünyayı sessizce seyretmenin, hatta onun tadını çıkarmanın zamanıdır benim için, önce böylesi korularda,
önce hala böyleydi yaklaşımlarım) "Her şey olan Tanrı'dan başlar uyanış'ın yolu, olanaksız bir göreve dair uzun bir rüya görmek gibi ve birden uyanıyorsun, hoppa! Görev mörev kalmamış, her şey yitip bitmiş" - Coşkuyla akan ilk birkaç gün boyunca kendimden emin olarak diyorum ki (daha üç haftacık geçmeden, ne yapacağımı bilmeden) "artık aşırıya kaçmak yok, dünyayı sessizce seyretmenin, hatta onun tadını çıkarmanın zamanıdır benim için, önce böylesi korularda,
sonra da dünya insanlarının arasında sakin sakin yürüyüp onlarla konuşma zamanı, içki yok, uyuşturucu yok, işaret alemleri yok, bitniklerle, ayyaşlarla, esrarkeşlerle ve herkesle yarışmak yok, artık kendime ah Tanrı ne diye bana bu çileyi layık görüyor diye sormuyorum, bu kadar, yalnızlığı sev, gez, garsonlarla konuş sadece, gerçekten, Milano'da, Paris'te, sırf garsonlarla konuş, gez toz, artık hayatı kendine zehir etmek yok... Neticede bildiğimiz dünyanın yüzeyinin bir milyar yıl
sonra çamur ve kumla kaplanacağı gerçeği üzerinde düşünmenin, buna odaklanmanın ve bunu beklemenin zamanı gelmiştir... Yaşasın daha fazla yalnızlık" - "Çocukluğuna dön, elma ye ve sadece ilmihalini oku - kaldırım taşlarında otur, Hollywood'un spot ışıklarının canı cehenneme"
İşte yaşamın tüm ayrıntılarını anımsamak için şuracığa oturarak ya da buracığa uzanarak ya da ağır ağır yürüyerekten yaşama ilişkin o harika, hiç bitmeyen upuzun anımsayışlara dalmak, her şey artık bir milyon ışık yılı uzakta (Proust'a bir başına kaldığı odasında andırdığınca) ve heyecanlı sinema filmlerini andırıyor, istendikçe daha da derinlemesine inceleniyor - zevk için hem de - Ben Tanrı'nın şu anda bunu yaptığını, bizlerden ibaret olan kendi sinema filmini izlediğini hayal ederim hep. (sf.31)