Sol bacakları önde duruyor ve ağırlıklarını düz duran sağ bacaklarına aktarabilmek için gövdelerini hafifçe çeviriyorlar. Sol kollarında, üzücü şekilde bugün yalnızca şerit kulpları kalmış, hoplites’lerin kullandığı ağır kalkanı taşıyorlar. Sağ ellerindeki parmaklar, kayıp mızrağı kavrıyor. Başlarının çevrilmiş olmasının gösterdiği gibi, bir şeyler ikisinin de dikkatini çekmiş. Bu şekilde bakarsak, kardeş oldukları söylenebilir.
Ancak, çok yüzeysel bir bakış bile, bu savaşçıların çok az ortak gene sahip olduğunu gösterir. Ortak duruşun deli gömleği, erkeklerin birbirinden ne kadar farklı olabileceklerinin yalnızca temelini oluşturur.
A Savaşçısının, gergin yaşamı belli. Derisi, sıkı etini örtmekte. Kalçalarına bakın. Çıkık ve sıkı bir yuvarlaklığa sahip olmasıyla kalçaları, hayatı zorlu antremanlarla dolu olgun bir adam olduğunu gösteriyor. Sırım gibi bir genç olduğu günlerden bu yana geçen yıllar onu kesinlikle kalınlaştırmış ama bedeninin oyun sahalarında ya da savaş alanında çalıştıramayacağı bir gram fazlası yok. Durumundan gurur duyuyor: Sağlam dövüşçü duruşuyla olduğu kadar, akıcı kıvrımları ve gür sakalıyla da bu gururu sergiliyor. Bir şey dikkatini çekmiş ve bununla yüzleşmek için harekete geçmiş. Hiç kimse onların oraya baktığından kuşku duyamaz.
Hayat, B Savaşçısı’nı daha yavaş yıpratmış. Öyle ya da böyle kayıtsız, dünyada olup bitenlerin, onun dikkatine değer olduğundan emin değil. Bir süredir emin değil ve gymnasion’a gitmek harcayacağı zamana değer mi, ondan da emin değil. Biraz kilo almış ve eskisi kadar canlı hissetmiyor. Boş bir anında, gövdesindeki, ellerindeki ve ayaklarındaki damarların ne kadarını görebildiğini fark etmiş. Bir zamanlar sahip olduğu sıkılığı kaybetmiş. Eti incelmiş ve gevşek. Tıpkı saçı ve sakalı gibi... Hâlâ böbürleneceği bir sakalı olmasına rağmen onun da bir zamanlar sahip olduğu akıcılığı yok ve başının üstündeki buklelerden süzülen ter, çok daha kolayca kayıyor.