Yakup ve Melek (1940, Jacob Epstein)


Jacob Epstein'ın bu heykelinde, Eski Ahit’in ilk kitabı Tekvin'de geçen bir öykü betimlenmiştir: Yakup, doğum sırasına göre daha büyük olan ikiz kardeşi Esav’ın hakkı olmasına rağmen yaşlılıktan gözleri görmeyen babaları İshak'ı kandırıp "ilk oğul olarak kutsanmayı başarır.

Hilesi ortaya çıkınca ölene kadar bir korkak olarak yaşamakla lanetlenen Yakup, Tanrıya dua ederek bağışlanmak ister. Aniden önüne çıkan gizemli bir yabancı Yakup’u yakalar, yalvarmalarına kulak asmaksızın onu sürükler ve güreşmeye başlar. Mücadele tüm gece sürer. Çoğu kaynakta bu yabancının şafak söktükten sonra kimliğini açıkladığı, pes etmeyip güreşmeye devam ettiği için günahı bağışlanan Yakub’un “İsrail” adıyla kutsandığını müjdeleyen bir melek olduğu yazar. Bazı kaynaklara göre de Yakup, mücadele ettiği gizemli yabancının Tanrı olduğunu öğrenir.




Epstein, Yakup'u neredeyse pes etmek üzereymiş gibi gösterir. Heykelin formunu kullanılan malzemenin doğasının belirlediğine inanan Epstein bu yapıtta su mermeri tercih etmiştir. Yarı saydam nitelikli su mermerinin kahverengi ve pembe damarları, insan vücudundaki damarları çağrıştırır. Heykel farklı yorumlara açık bir kapı bırakmıştır: Güreşen iki erkeğin birbirine sarılışları homo-erotik çağrışımlar içeriyorsa da melek Yakup’a sarılıyor, onu destekliyor ya da yeniyor olabilir. Heykel, henüz kariyerinin başındayken yaptığı nü eserlerin ahlak dışı bulunduğu Epstein’ın yaratma ve toplumda kabul görme mücadelesini yansıtmaktadır. Heykelin İkinci Dünya Savaşı sırasında yapıldığı dikkate alınırsa ABD’ye göç eden Polonya Yahudisi bir aileden gelen Epstein’ın Yahudilerin çektiği azaba gönderme yaptığı da söylenebilir.


*
 Sanatın Öyküsü

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder