yırtıcı geceler

Bazen çıkmama gerek kalmıyor, yırtıcı geceler bana doğru geliyor. Viski, sigara ve kokainle yalnızım; bedenimle, onun giysileriyle, ürettiği sıvılar ve dışkılarla. 

Kentin yeraltı sokaklarında adamların bana iplerle, deriyle ve çelikle yaptıklarını ben kendi kendime yapıyorum.

En dibe gitmeye, şafağı görmeye, bulanık saati, ölüm saatini görmeye karar veriyorum. Pencereden karşı duvarı, kirli ve karanlık, çatlak, kimi yerlerinden patlamış, arada bir iki koyu kırmızı kiremit gözüken sıvayı çekiyorum. Çok az ressam şafağı resmetmiştir. Gericault’yu ve özellikle Caravaggio’yu düşünüyorum.


Ve gün giriyor, gri ve sert, çok hızlı, gürültücü; çöp kamyonları, Prisunic’e yapılan teslimatlar. Kimse beni bu kadar koşumlanmış, yaralanmış, kirlenmiş görmüyor. Öyle üzüldüğüm fazla bir şey yok; yalnızca kokainin yarattığı halin sonsuza dek sürmemesine ve sürse bile sürekli, utanılmayacak, toplam bir etkiye ulaşamadığına üzülüyorum.

Kısa boylu, tıknaz, deriler giyinmiş kırk yaşlarında bir adam  beni Ledru-Rollin Caddesi’ndeki kafenin önünde bekliyor. Onun evine çıkıyoruz, bana bir viski veriyor, sevimli geliyor bana. Odasına gidiyoruz; ağaçtan yapılma büyük bir sandıktan deri ve lateks bir yığın eşya çıkarıp yatağa seriyor. “Birkaç yıl yetecek şey var burada” diyorum.

Ledru-Rollin bana oyuncaklardan birkaçını denetiyor, sonra: “Seni asayım ister misin?” dye soruyor. Deriden bir eyer çıkarıyor, bacaklarımı ve kollarımı içinden geçiriyorum. Beni bir tabureye çıkarıyor, eyerin uçlarını koridorun tavanına asılmış iki pitona bağlıyor. “Umarım beni çeker!” diyorum, tabureyi kaldırıyor.

Asılıyım, yavaş yavaş gevşediğimi hissediyorum. Ledru-Rollin kasıklarımdaki tüyleri traş etmek istiyor. Ayaklarımdan başlayan sıcaklık dalgaları beynime kadar çıkıyor. Kusmak istiyorum, gözlerimin önünde beyaz yıldızlar çakıyor, bayılmadan beni yere indirmesini söylüyorum. Bir süre kımıldayamadan yatağın üzerine uzanıyorum. İlk seferinde hep böyle olduğunu, çünkü eyerin kan akışını kestiğini söylüyor.

"Korkma, ben doktorum” diyor.








Binanın yeraltındaki park yerine gidiyorum, ben tozun, yas ve benzin lekelerinin arasına uzanıyorum. Ledru-Rollin üstümde ayakta duruyor. İşiyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder