Gymnasium'da Çıplaklık


 Thukydides iö 5. yüzyılda Lakedaimonyalılar hakkında şunları söylüyor:

"Beden hareketlerinde ilk soyunanlar, herkesin önünde giysilerini çıkartanlar ve yağ sürünenler de onlardı. Başlangıçta Olimpiyat Oyunları’nda yarışmacıların edep yerlerinde örtüleri vardı, buna ancak birkaç yıl önce son verildi."

Thukydides herhalde burada iö 448’de sona eren Pers Savaşları dönemini kastediyor, o dönemde kendisi henüz küçük bir çocuktu ve Platon daha doğmamıştı.


Platon da bir süre sonra, kızların sporunu itici bulanların “şimdi barbarların çoğuna utanmazca ve komik görünen şeyin, yani erkeklerin kendilerini çıplak göstermesinin, Yunanlılar’ın da öyle görünmesinin üstünden henüz çok zaman geçmediğini anımsamaları gerektiği görüşünü bildiriyor ve ekliyor: “Ve ilkin Giritliler, sonra Lakedaimonyalılar (Spartalılar) spor sahalarına çıktıklarında o dönemin tüm alaycıları, tüm bunlarla dalga geçerdi.”

İlyada ve Odyssea'da yarışmacıların giyinik olduklarını onaylayan bir tek Homeros değildir. Geç 5. yüzyıl siyah vazo resimlerinde de atletler, Pertioma, takarlardı, bu  bağ İkinci Dünya Savaşı'na kadar Japon sporcuları tarafından takılmıştır ve bugün bile  "çıplak şenlikler" şenliklere katılan erkekler tarafından takılmaktadır.

 Yunan erkeklerinin atletik çıplaklığının arkaik bir töre değil, bir uygarlık ürünü olduğu gerçeği bir yana, Klasik Yunanlılar'ın erkek çıplaklığı gerçekten de ayıp yüklü müydü?, çıplak Yunanlı atletlerin kendi aralarında kaldıklarını, başka bir deyişle kadın cinsinden olanların antrenman ve yarışma yerlerine girmesinin kesinlikle yasak olduğunu saptamak, pek de önemsiz sayılmaz. Olimpiyat Oyunları’nda hazır bulunabilen biricik kadın Demeter Khamphyne'nin rahibesiydi. Bir mermer sunağın üzerinde yarışmaları izlemesine izin verilirdi. Bunun nedeni de elbette bir zamanlar şerefine doğurganlığı teşvik edici düğün koşusu olarak stadyum koşusunun düzenlendiği tanrıçayı temsil etmesiydi.

Ancak sıradan kadınların oyunları izlemesi yasaktı ve Pausanias'a inanılacak olursa, gizlice araya karışan ya da sadece yarışma yerinin yakınına gelen bir kadını Eleer’ler Tympaion’un yüksek ve dik bir kayasından aşağıya atmışlardı.

Ancak, Helen delikanlılarının bu sınırlı kamusal çıplaklığı, Elias'ın öne sürdüğü gibi, sorunsuz değildi.

Bir yandan penis başının çıplaklaştırılması, yani sünnet derisinin geri çekilmesi, anlaşıldığına göre son derece ayıptı ve bu yüzden sanatta bile penis başının hemen hemen hiç görülmemesi şaşırtıcı değildir: hatta erekte olmuş penis başı bile tamamen sünnet derisiyle örtülü kalır. Ama Gymnasium’da genital organları gelişmiş sünnet derileri doğal bir biçimde geri çekilmiş bulunan gençler, biraz daha büyük penis başlarını başkalarının bakışlarından korumak için iki teknik uygulamış gibi görünüyorlar. Ya sünnet derisini penis başının üstüne çekip önden bağlıyorlar ve böylece penis bir sosis ucu gibi görünüyor; ya da -sözlükbilimci Phrynikes’in betimlediği gibi-penis arkaya doğru kıvrılıp, yukarıya doğru bağlanıyor.

İlk yöntemin avantajı, pedofil ideale uygun olarak, genç erkeğin penisini daha çocuksu göstermesiydi, bu yüzden vazo resimlerinde de sünnet derisi genellikle çok uzundur, kimi zaman penisin yarı boyu kadardır. Öte yandan, terbiyeli bir çıplak atlet asla bacaklarını açarak oturmaz ya da edepsiz bir biçimde çömelmezdi. Böyle davranan biri, böylelikle Platon'un betimlediği gibi— kendisine bakan erkekleri cinsel tahrik etmek isteyen ahlakı bozulmuş biriydi. Satyrler de hep bacaklarını açmış bir halde resmedilir; uygarlaşmamış varlıklar olarak, dizginsiz cinsel azgınlığın ve terbiyesizliğin cisimlenişi olarak genellikle -Yunan sanatında ender rastlanan bir biçimde- cepheden görülürlerdi.

Aristophanes’in eski göreneğin avukatını konuştururken, bazı Atina yurttaşlarının hislerine tercüman olduğu kabul edilebilir:

 "Ve güreş meydanında, kumun üzerine dinlenmek için oturduklarında, edeplice / bacaklarını öne eğmeleri gerekirdi ki, ayıp yerleri dışarıda çevredekilere görünmesin / Ve ayağa kalktıklarında, kumdaki izleri özenle ortadan kaldırırlardı / çiçek açan biçimleri, kalıp halinde, kirli hevesleri uyandırmasın;” 

Oysa bugünlerde genç adamlar kendilerini şehvetli erkeklere sergiliyorlardı.


Bunun üzerine ilerici duygu ve düşünceleri savunan “kötü şeylerin avukatı” bunun geçmişte kaldığını öne sürünce, gelenekselci şöyle devam ediyor:

"Pekâlâ o zaman, güven bana delikanlı, ve beni öğretmenin olarak gör, iyinin avukatını / sonra çarşıyı hep aşağılamaya ve sıcak banyolardan kaçınmaya alışacaksın / utanılması gerekenden utanacaksın / bu konuda sataştıklarında kızaracaksın / ve saygın birisi yaklaştığında oturduğun yerden hemen ayağa kalkacaksın. Anne babanı saygısızlıkla asla incitmeyeceksin ve her türlü baştan çıkarmaya karşı koyacaksın / Çünkü kendinden bir edep timsali / görüntüsü yaratmayı kutsal bir görev bileceksin.”

Young Spartans exercising / edgar degas

Plutarkhos da, oğlancılığı ve yumuşaklığı engellemenin çok zor olduğunu söylüyordu. ÎÖ 4. yüzyılın ortasında Atinalı hatip Aiskhines antrenörlerin Palestra’yı yani ağır atletizm yapılan yeri güneş doğmadan önce açmamaları ve kapatırken de günbatımından sonraya kalmamalarını tavsiye ediyor; aksi halde karanlığın korumasından yarârlanan genç erkeklere yaklaşanların olabileceğini söylüyor. 

Ayrıca, antrenörün atletlerden daha büyük yaştaki oğlunun, erkek kardeşinin ve damadının, antremanlar sırasında çıplak atletleri görmesi kesinlikle yasaktı: “Bu yasağı kim çiğnerse çiğnesin, ölümle cezalandırılmalıdır." Son olarak, Gymnasium’lardan sorumlu olanların, hiçbir yetişkin erkeğin delikanlılarla birlikte hafif atletizm yapmamasına dikkat etmeleri gerekir; bü kurala riayet etmeyen Gymnasiatkh [Gymnasıum yöneticisi], özgür doğmuş bir erkek çocuğu cinsel ilişkiyle baştan çıkartmış gibi cezalandırılmalıydı.

Elbette Aiskhines, büyük bir olasılıkla Atinalı çağdaşları tarafından bu katı haliyle pek paylaşılmayan bir görüşü savunuyor; yine de, -Platon’un somut bir biçimde betimlediği gibi- Kharmides gibi güzel bir delikanlının odaya girmesiyle birlikte hem yetişkin hem de genç erkek ağızlarının suyunun aktığı pedofil bir beden kültü atmosferindeki gençlik çıplaklığı sorunsalını çok iyi aydınlatıyor:


"Ve bizde, erkeklerde bu durum pek şaşırtıcı değildi; ama oğlanlarla da içlerinden hiçbirinin, en küçüğünün bile, başka yöne bakmadığını, hepsinin ona bir puta bakar gibi baktığını fark ettim. Ve Khairephon bana seslendi ve dedi ki: 

- bu delikanlıyı nasıl buluyorsun, Sokrates? Yüzü güzel, değil mi? 

- Fazlasıyla, diye yanıtladım.

 Yine de, dedi Khairephon, hele bir soyunsun, yüzünü fark etmeyeceksin bile, bedeni o kadar güzel ki.

Kaynaklar Yunan erkeklerinin atletik çıplaklığının hiç de öyle ‘cinselliksiz’ olmadığını, tersine “büyük ölçüde cinsel cazibe kaynağı” olduğunu gösteriyor gibiyse de; Yunanlılar’ın çıplak sporlarıyla -barbar halkların tersine- dürtülerini, cinsel uyarılmaları görülemeyecek ölçüde denetleyebildiklerini göstermek de istemiş olmaları, akla yakın değil midir?

Bundan bağımsız olarak, tam da Elias’ın öne sürdüğü şeyin tersinin doğruymuş gibi göründüğünü saptamak gerekiyor. Günümüzdeki erkekler saunasına giden birinin, sünnet derisini bağlamakla gülünç duruma düşeceği bir yana -günümüzde genellikle çıplaklıktan utandığı için daha çok utanç duyulmaktadır-; elbette Dorlar da bugün her sahilde görülen şeyi, yani çırılçıplak erkeklerle kadınların bir arada spor yaptıklarını ya da oynayıp koklaştıklarını görseler, neye uğradıklarını şaşırırlardı.

*
Hans Peter Duerr
Çıplaklık ve Utanç

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder