Un Chant d'Amour'daki karakterler, tek işlevi hapsedilmiş insanların cinsel saplantıları ve çapraşık iktidar ilişkilerine dekor oluşturmak olan karanlık duvarların ardındaki mahkumlardır. Filmde cezalandırılmaya dair hiçbir iz ya da davranış yoktur; gardiyanlardan mahkumlardan birini tartaklaması ve silahını ağzına sokması bile iki hücreyi ayıran duvardan mucizevi bir şekilde açılmış bir delikten, bir kamış aracılığıyla ağızdan ağza üflenen sigara dumanı ya da bitişikteki hücrede kalan mahkumun dikkatini çekmek için duvara vurulan bir yumruğun ve sertleşmiş bir penisin kullanılması gibi, mahkumların seksüel uyarılma ve çaresizlik belirten diğer jestleriyle iç içe geçen esrik bir cinsel edim olarak verilir. Filmdeki en acımasız şiddet eylemleri baştan çıkarmaya dair sahnelerdedir. Gardiyan, cezaevi koridoru boyunca yürürken bir mazgaldan diğerine geçtikçe, kışkırtıcı ve arsızca cinsel pozlar takınan mahkumlar görür; her mahkum kendine, hapishanedeki toplumsal cezanın ulaşamadığı bir dünya yaratmıştır. Fakat filmde, hapishane ile yaşamın tekdüzeliği, tekrardan ibaret oluşu da vurgulanır; (Genet'nin Montmartre günlerinden kalma ortağı tarafından canlandırılan) Kuzey Afrikalı bir mahkum, (Lucien Senemaud'un canlandırdığı) daha genç ve kibirli bir mahkumu sigara ikramıyla cezbedip ayartmakta başarılı olduğu zaman dahi baştan çıkarmanın sürekliliği için yeni bir yol bulmaya çalışmanın gerginliğiyle yumruğunu avucuna vurmaya devam eder. Filmdeki her sahne cinsel haz ile iktidarsızlık arasındaki salınımı vurgular.
Papatakis'in tuttuğu tasarımcıların gece kulübünde kurduğu cezaevi hücrelerinin duvarları pürtüklü, dengesiz (filmin bir yerinde sallandıkları görülür) birer paravan gibidir ve bir anda ortadan kaybolabilirler: Kuzey Afrikalı mahkum, gardiyan tarafından dövüldüğü sırada, mekan birdenbire mahkumun düşleminde veya zihninde, genç mahkumu takip ettiği ve sonunda tuzağa düşürdüğü bir ormana dönüşüverir; gardiyan tabancasıyla onu döverken, mahkum, başka cinsel evrenler ve bedensel temaslarını düşünür, zifiri karanlıkta anal seks yapan çıplak erkek bedenlerini gözünün önüne getirir. Genet'nin romanlarında olduğu gibi, filmde de beden, çiçekler aracılığıyla dönüşüm geçiren kırılgan ve geçirimli bir maddedir: Gardiyanın hayalinde, bir karakter diğerinin ağzından çiçek alır, elden ele, bir hücre penceresinden diğerine geçirilen güller cezaevinin dış duvarına doğru savrulurlar.
Genet'nin imgeleminden çıkmamış tek şey o duvardır; filmin sonunda, gardiyan Sante Cezaevi'nin heybetli ve aşılmaz görünen duvarına doğru yürür. Filmin varlığına (yapılış tarihi gibi) dair bazı detayların bir hücre ya da cezaevi duvarına yazıldığı final sahnesi, seks ve direniş eylemlerini silinmez şekilde kazıma ve aynı anda iktidar ve cezalandırma girişimlerini de yok etme arzusunu dile getirir.
Yapımından sonraki yıllarda, Un Chant d'Amour'un varlığı, her şeyi yutan toplumsal yapıya ve yargı mekanizmasına karşı yürütülen muhalefetin kırılgan bir aracını (pek çok gösterime yıpranmış film makarasının selüloiti) temsil eder hale gelir. Film sık sık sansüre uğradı, özellikle de Amerika'da gösterildiği yerlere polis tarafından vahşi baskınlar düzenlendi. (Genet tarafından film için yazılan hiçbir senaryo ya da metin bulunmadığı ve Genet film müziğine gerek görmediğinden) yalnızca görüntüleriyle var olan filmin kopyaları koleksiyoncuların kırptığı sertleşmiş penis ve zorla açılan ağız kareleriyle yıllar boyu sürekli eksildi. Genet, filmini yarattıktan sonra yaşatmak için hiçbir çaba göstermedi; filminin değerinden şüphe duyduğundan ya da başka film projeleriyle meşgul olduğundan, Genet Un Chant d'Amour'u ihmal etti ve film konusunu ancak 1970'ler de Papatakis'le filmi reddettiği tartışmada açtı. Fakat Papatakis'in elindeki orjinal negatiflerin dijital ortama aktarılması ve DVD olarak piyasaya sürülmesiyle, filmin 2003 yılında içe işleyen, karalanan veya tapınılan bir nesne haline gelmesi, konumunu aniden değiştirdi. Filmin yirmi beş dakikalık süresi, dijital format içinde, seyircinin algısı ve yoğunlaşması gibi son derece değişken şartlara bağlı olarak daha kısa ya da daha uzun alımlanabiliyor. Gayri meşru bir pornografik tecrübe olarak görülmesinden (filmin her bir kopyası, zengin koleksiyonculara başka bir eşi olmadığı söylenerek satılmıştı), sonraki yıllarda yapılan sağlıksız gösterimlere ek, yasal açıdan da, somut olarak yıpranmış olan Un Chant d'Amour, şimdilerde DVD formatıyla özgün konseptine kavuşmuş, ne var ki yine bu format nedeniyle Genet'nin imgeleminden çıkan bu yapıt, seyirci tarafından yapılan temelsiz yorumlarla anlamın yitirilmesi tehlikesi ile karşı karşıyadır.
Stephen Barber'in Jean Genet
üzerine kitabından
*
Filmi bağlantıdan izlemek mümkün:
http://www.ubu.com/film/genet.html