NİHİLİZM

Nihilizm sözcüğündeki nihil, varolmayanı değil, hiçliğin bir değerini ifade eder. Yaşam yadsındığı ve değersizleştirildiği ölçüde bir hiçlik değeri alır. Değersizleştirme her zaman bir kurgu gerektirir: Yaşamı yanlışlamanın ve değersizleştirmenin, ona karşıt bir şey ortaya koymanın yolu kurgudur. O zaman yaşamın bütünü gerçekdışı hale gelir, görünüm olarak temsil edilir ve bütünü içerisinde bir hiçlik değeri alır. Bir öte-dünya fikri, bütün biçimleriyle duyu-üstü bir dünya fikri (Tanrı, öz, iyi, doğru), yaşamdan üstün değerler fikri, herhangi bir örnek değil, her türlü kurgunun kurucu öğesidir. Yaşamdan üstün değerler, yaşamın değersizleştirilmesi, bu dünyanın olumsuzlanması gibi sonuçlarından ayrılmazlar. Bu sonuçtan ayrılmamalarının sebebi, ilkelerinin yadsıma ve değersizleştirme istenci olmasıdır. Kutsalla karşılaşınca isteme zorunluluğundan kurtuluyormuşuz gibi, üstün değerlerin istencin gelip durduğu bir eşik oluşturduğunu düşünmekten sakınalım kendimizi. Üstün değerlerde kendini yadsıyan istenç değildir, üstün değerler bir yadsıma, yaşamı yok etme istencine bağlıdırlar. "İstenç hiçliği": Schopenhauer'in bu kavramı yalnızca bir belirtidir: Her şeyden önce bir yok etme istenci, bir hiçlik istenci anlamına gelir. "Ama en azından bu hala bir istençtir ve istenç olarak kalır." "Nihilizm"deki "nihil" güç istencinin niteliği olarak olumsuzlama demektir. O halde temelinde ve ilk anlamında şu anlama gelir: yaşamın aldığı hiçlik değeri, ona bu hiçlik değerini veren üstün kavramların kurgusu, kendini bu üstün değerlerde ifade eden hiçlik istenci.

Nihilizmin daha yaygın ikinci bir anlamı vardır. Burada artık bir istenci değil, bir tepkiyi ifade eder. Duyu üstü dünyaya ve üstün değerlere karşı tepki verilir, onların varlığı yadsınır ve bütün geçerlilikleri iptal edilir. Artık yaşamın üstün değerler adına değersizleştirilmesi değil, üstün değerlerin kendisinin değersizleştirilmesi söz konusudur. Değersizleştirme artık yaşamın aldığı hiçlik değeri demek değil, değerlerin, üstün değerlerin hiçliği demektir. Büyük haber yayılır: Perdenin ardında görecek hiçbir şey yoktur, "şeylerin gerçek özüne dair benimsenmiş olan ayırıcı işaretler, varlık olmayanın, hiçliğin karakteristik işaretleridir". Böylece, nihilist, Tanrı'yı, iyiyi, hatta doğruyu, duyu üstünün bütün biçimlerini yadsır. Hiçbir şey doğru değil, hiçbir şey iyi değil, Tanrı öldü. İstencin yokluğu (hiçliği), yalnızca hiçlik istenci için bir belirti değil, son tahlilde bütün istençlerin olumsuzlanması, bir taedium vitae'dir. (yaşamdan iğrenme) Ne insanın ne de yeryüzünün artık bir istenci vardır. " Her yer kar, yaşam sessiz burada; (...) Neye yarar? Boşuna! Nada! [Hiç] Burada artık hiçbir şey büyümüyor ve yetişmiyor. " Bu ikinci anlam tanıdık gelecektir; ama nasıl ilk anlamdan türediğini ve onu gerektirdiğini görmeseydik anlaşılmaz olacaktı. İlk anlamda, yaşam üstün değerlerin tepesinden bakılıp değersizleştiriliyor ve bu değerler adına yadsınıyordu. İkinci anlamda ise tersine yaşamla yalnız kalınır, fakat bu yaşam yine değersizleştirilmiştir; değersiz, anlamdan ve amaçtan yoksun bir dünyada sürdürülür; kendi hiçliğinde sürekli daha uzağa gider. İlk anlamda öz, görünümün karşıtı idi, yaşam da bir görünüm olarak düşünülüyordu. Şimdi öz yadsınıyor fakat görünüm korunuyor: Her şey sadece görünümdür; bize kalan bu yaşam, kendisi için görünüm olarak kalmıştır. Nihilizmin ilk anlamı ilkesini güç istenci olarak yadsıma istencinde bulur. İkinci anlamı, "zayıflık karamsarlığı", ilkesini yalnız ve çıplak tepkisel yaşamda, kendilerine indirgenmiş tepkisel kuvvetlerde bulur. İlk anlam olumsuz bir nihilizmdir; ikinci anlam ise tepkisel bir nihilizm.



Nietzsche ve Felsefe
kitabından* sf. 188 - 190
G.Deleuze

   
  

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder