Hubble


İşte kendi kozasındaki güzel gezegenimiz Dünya, en yakın yıldızımız Güneş'in ışınları tarafından ısıtılmış bir halde karşınızda. Evimizi böyle dışarıdan gördüğümüzde şöyle düşünüyoruz:
"Bu kocaman karanlık boşlukta böyle başka bir gezegen daha olabilir mi?", "Dışarıda başkaları da var mı?" Bu yıldızlardan en yakınları bile milyarlarca km uzaktadır ama bu mesafe bile bizi onları keşfetmekten alıkoyamıyor. İlk keşfeden Galileo imiş. Yüzyıllar sonra, gerçekten büyülü bir makine yaptık ...öyle bir makineyi Galileo hayal bile edememişti:


 Hubble Uzay Teleskobu.


1970'lerde NASA -Ulusal Havacılık ve Uzay İdaresi- ve ESA -Avrupa Uzay Ajansı- Hubble Uzay Teleskobu'nu dizayn ve imâl etmek için birlikte çalışmaya başladılar. Bu isim, modern kozmolojinin kurucusu, Edwin Powell Hubble'a bir övgü niteliğindeydi. Hubble, 1920'lerde gökyüzünde gördüklerimizin yalnızca Samanyolu'nda bulunanlar olmadığını kanıtladı. Kezâ, evren çok çok uzaklara uzanıyordu. Hubble'ın çalışmaları, insanoğlunun evrendeki yerine ilişkin algımızı sonsuza dek değiştirmiştir. Edwin Hubble'dan sonra, tüm zamanların en muhteşem teleskobunun isim seçimi, bundan daha uygun olamazdı. Hubble'ın tamamlanmasına kadar, bilimadamları, mühendisler ve yükleniciler arasındaki yoğun işbirliği yaklaşık yirmi yıl sürdü. 24 Nisan 1990'da beş astronot, Discovery Uzay Mekiği'ne binip, evren hakkındaki görüşümüzü sonsuza dek değiştiren bir yolculuğa çıktılar. Heyecanla beklenen Uzay Teleskobu'nu, yeryüzünden kabaca 600 km yukarıda bir yörüngeye yerleştirdiler.




Yapımı için 10,000 kişi 10 yıl boyunca çalıştı. Kendi türünde, Dünya'nın yörüngesine
fırlatılacak ilk teleskop olacaktı. Dünya'nın deniz ve bulutlarının eşiğine yansımasıyla Büyük Gümüş Kuş, 515 km yükseklikte yörüngemize salınmış. Çok geçmeden bize görüntüler yollamaya başlayacaktı. Nihayetinde kâinatın sırlarını çözebilecek miydik? Bizimki gibi diğer dünyaları da
keşfedecek miydik?

Hubble bazı temel soruları cevaplamayı hedeflemişti: Gezegenler nasıl şekillendi? Biz nereden geldik? Kâinat nereden geldi? Bizi oluşturan  kimyasal element parçaları nasıl bir araya gelip şekillendi? Burada olmamızın ve Hubble'ı yapmamızın sebebi  evreni incelemek üzerineydi. Ve artık merak ettiklerimizi görüyoruz.


Hubble artık gökyüzünün derinliklerindeki küçük bir bölgesini belli belirsiz görüyor ve evrenin gözlenebilirliğiyle zamanın tersine doğru bakıyor. Zamanda geriye doğru gittiğimizde şekilsiz ve az gelişmiş daha çok galaksi görürüz. Şu an gördüğümüz nesneler 10 milyar ışık yılı uzaklıktadır. Kâinat içine yaydıkları ışıkların bize gelmeye başlaması Dünya var olmadan milyarlarca yıl öncesine uzanır. Gökbilimcilerin bu küçük kesite bakarak yaptıkları tahminlere göre kâinatta yaklaşık yüz milyar civarında galaksi olabilirmiş. Evrene muazzam bir düzende yayılmış galaksiler dev kümelerin ve süper kümelerin içine kesişimler halinde  çaprazlama dağılımda yer almaktadır. En geniş ölçekte bakarsak, bu yapı; evrene yayılmış kozmik bir örümcek ağına benzemektir. Milyarlarca galaksinin her biri milyarlarca yıldız içerir.

Sizde merak uyandırmıyor mu? Gezegenimiz Dünya kadar mükemmel başka bir tane daha bulabilecek miyiz? Hubble, evimiz dediğimiz gezegenimize yeni bir bakış açısı kazandırdı. Hubble'ın olağanüstü kâinatın engin derinliklerine ulaşmasıyla bu hassas vahayı korumamızın ne kadar önemli olduğunun farkındayız.

( Hubble - 15 Years of Discovery ve Hubble 3D
belgesellerinden)


*
http://hubblesite.org/gallery/album/


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder