Kieslowski ya da Maddeci Teoloji (Slavoj Zizek)

I'm So So Belgeselinden, 1998.


Kieslowski, Red’i tamamladıktan sonra günlerini balık tutup okuyarak geçirmek üzere kıra çekildi –kısacası sakin bir emeklilik yaşamı fantezisini gerçekleştirmek, mesleğin yükünden kurtulmak istiyordu. Fakat, trajik bir şekilde, iki açıdan da kaybetti: “meslek ya da sakin yaşam” boş çıktı, kısa süre sonra artık çok geçti, huzur ve emekliliği seçtikten sonra öldü – ya da ani ölümü sakin kır yaşamındaki emekliliğin sahte bir konu olduğunu, aslında ölümün metaforu işlevini gören bir fantezi ekranı olduğunu mu işaret eder; yani Kieslowski için hayatta kalmanın tek yolu film çekmeye devam etmek, hatta bu sürekli ölümle kurlaşmak anlamına gelse bile çekmek miydi? Kieslowski, en azından bizim geriye dönük bakışımızla, tam bir momentte ölmedi mi: erken bile olsa, ölümü – Büyük İskender ya da Mozart gibi – tam da yapıtı tamamlanmış gibi göründüğü zaman olmadı mı? Bu da filmlerinin hep konu ettiği o mucizevi rastlantıların başlıca örneklerinden biri değil mi? Sanki öldürücü kalp krizi serbest bir rol, tam vaktinde gelen, bir daha film çekmeyeceğini ilan ettikten sonra gelen sahnelenmiş bir ölümdü.



1 yorum:

  1. Ölümünden kısa bir süre önce çekilmiş I'm so so belgeselinin sonunda Kieslowski, karşıya geçmek için bindiği bir salın üzerinde,loş bir aydınlıkta ve filmlerinde hep derin anlamlar yüklediği ışığın yanıbaşında ellerini kavuşturmuş düşünceli uzaklaşıyor.Fonda,Preisner'ın Dekolog'da kullandığı hüzün dolu müziklerden biri çalıyor. Bu da kuşkusuz Kieslowski için güzel bir veda sahnesi olmuş.

    YanıtlaSil