- Öyle ise yeni bir tane yazarsın.
Bir sürü fikirlerin var, tamam mı?
- Hayır, ben bittim. Ben yazar değilim. Ben orta okul İngilizce hocasıyım.
Ah, dünyanın götünde değil. Ne diyebilirim ki. Ben gereksizim.
Öyle önemsizim ki, kendimi bile öldüremem.
- Miles, bu ne demek oluyor şimdi?
- Haydi oğlum, biliyorsun. Hemingway, Sexton, Plath, Woolf.
Kitabın yayınlanmadan kendini öldüremezsin.
- 'Ahmakların İttifakı' kitabının yazarından ne haber?
Yayınlanmadan kendini öldürdü, bak şimdi ne kadar meşhur.
- Teşekkürler!
- Sadece pes etme tamam mı? Başaracaksın.
- Hayatımın yarısı bitti ...ve bunu ispat edecek
hiç bir şeyim yok. Ben bir gökdelen penceresinde parmak iziyim.
Bir milyon tonluk lağımın içinde dalgalana dalgalana denize
sürüklenen tuvalet kağıdındaki bok lekesiyim.
- Gördün mü, bak işte. Şu an söylediklerin bile çok güzel.
"Denize giden boklu tuvalet kağıdı"
- Evet.
- Ben bunu asla yazamazdım.
Aslında ben de!
Bukowski sanırım.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder