Edilgen nihilizm açısından: Budist bilinç anı. - İncillerle başlayan ve kesin biçimlerini Aziz Paulus'ta bulan çarpıtmalar hesaba katıldığında, İsa'dan geriye ne kalır; onun kişisel tipi nedir, ölümünün anlamı nedir? Nietzsche'nin "İncil'in açık çelişkisi" dediği şey bize yol göstermelidir. Kimi metinler gerçek İsa'nın ne olduğunu bize hissettirirler: Taşıdığı neşeli mesaj, günah fikrinin ortadan kaldırılması, her türlü hınç ve intikam ruhunun yokluğu, sonuç olarak bile her türlü savaşın reddi, Tanrı'nın yeryüzündeki krallığının yüreğin durumu olarak ortaya konulması, ve özellikle de ölümün doktrininin kanıtı olarak kabul edilmesi. Nietzsche'nin nereye gelmek istediği hemen anlaşılıyor: İsa, Aziz Paulus'un yarattığının tam tersiydi, gerçek İsa bir tür Buda, "pek de Hintli olmayan bir toprağın Budası" idi. Çağına ve çevresine göre fazla ilerdeydi: Tepkisel yaşama huzur içinde ölmeyi, edilgen bir biçimde tükenmeyi öğretiyordu; tepkisel yaşam hala güç istenciyle mücadele ederken, ona gerçek çıkışını gösteriyordu. İnsanlar hala olumsuz nihilizmdeyken, tepkisel nihilizm daha yeni ortaya çıkıyorken, edilgen nihilizme bir soyluluk katıyordu. Vicdan azabının ve hıncının ötesinde, İsa tepkisel insana bir ders veriyordu: Ona ölmeyi öğretiyordu. Dekadanların içinde en uysalı, en ilginci oydu. İsa ne musevi ne de hristiyandı, o Budistti; Dalay Lama'ya Papa'ya olduğundan daha yakındı. Ülkesine ve çevresine göre o kadar ilerdeydi ki, ölümünün çarpıtılması, hikayesinin tahrif edilmesi, geriletilmesi, önceki aşamaların hizmetine sokulması, olumsuz ya da tepkisel nihilizmin yararına çevrilmesi gerekiyordu. "Aziz Paulus tarafından bir pagan gizemler doktrini haline dönüştürülen bu tarih, sonunda bütün siyasi düzenle barıştı; ve savaşmayı, mahküm etmeyi, işkence yapmayı, sövüp saymayı, nefret etmeyi öğrendi.": Nefret, bu uysal İsa'nın aracı haline geldi. Aziz Paulus'un resmi Hristiyanlığı ile Budizm arasındaki fark şudur: Budizm edilgen nihilizmin dinidir, "Budizm uygarlığın sonunun ve yorgunlaşmasının dinidir, Hristiyanlığın önünde ise uygarlık daha yoktur bile, - onu belirli koşullarda kuracaktır." Hristiyanlığın ve Avrupa'nın tarihinin özelliği, zaten verilmiş ve doğal olarak ulaşılmış olan bir amacı, demir ve ateşle gerçekleştirmektir: nihilizmin nihai noktasına varmak. Budizmin gerçekleşmiş amaç, ulaşılmış mükemmelliyet olarak yaşamayı başardığı şeyi, Hristiyanlık ancak bir devindirici olarak görür. Bu amaca ulaşmasının da önü kapalı değildir; Hristiyanlığın Aziz Paulus'çu mitolojiden kurtulmuş bir pratiğe varmasının önünde bir engel yoktur; İsa'nın gerçek pratiğini yeniden bulması olanaksız değildir. "Budizm bütün Avrupa'da sessizce ilerliyor." Ama buraya varmak için ne kadar nefret, kaç savaş gerekti? İsa kişisel olarak bu son amaca yönelmişti, ona bir uçuşta ulaşmıştı; Budacı olmayan gökteki Buda kuşu. Tersine, Hristiyanlığın, uzun ve korkunç bir intikam politikası sonunda, bu amacı kendine mal etmek için nihilizmin bütün aşamalarından geçmesi gerekir.
Gilles Deleuze
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder