Cinsel Yönelim ve Cinsiyet Kimliği Hakkı!

"Görünür olmak, ortaya çıkmak, söz almak isteseniz de istemeseniz de bir politik mücadele alanının parçasıdır. Kısacası politik olmadan eşcinsel olamazsınız. Sadece kendi cinsinden biriyle yatan bir kişi olursunuz. Kendi cinsinden biriyle yatan kişi olmakla yetinmek ise sizi her türlü baskılama sisteminin karşısında silahsız ve çaresiz bırakır." Murathan Mungan


Türkiye'de eşcinsellerin örgütlenme ve özgürleşme mücadelelerinde bir dönüm noktası olan 1 Mayıs 2001'de  Ankara'da alanlara çıkmaları ile hem LGBT camia, hem toplum hem de medya açısından geri dönüşü olmayan bir sürece girilmişti.

"Peki ya eşcinsel işçiler?" diye soran ve elden ele dolaşan 1 Mayıs bildirisinde, "Eşcinsellerin kurtuluşu heteroseksüelleri de Özgürleştirecektir!" deniyordu.

"Bizler kadınları seven kadınlar, erkekleri seven erkekler olarak, Buradayız! Eşcinseliz!

Mehmet ile Ayşe grev meydanında nişanlanırken, aşklarını mücadelelerine eklerken, o meydanda Ali'yi seven Ahmet'in; Ayşe'yi seven Hatice'nin olduğu hiç aklınıza geldi mi? Neler yaşadıklarını, hissettiklerini düşündünüz mü?

Sokaklarda 'ibne' diyerek ardından gülünen, fıkralara konu edilerek aşağılanan, dayak atılan, kendini saklamak, heteroseksüel rolü yapmak zorunda kalan eşcinseller hiç uzakta değiller...

Alışveriş yaptığınız bakkal ve pazarcının, çocuğunuzun öğretmeninin, yemeğini yediğiniz aşçının, bindiğiniz belediye otobüsü şoförünün, okulda sıra arkadaşınızın, yanı başınızdaki iş arkadaşınızın eşcinsel olabileceğini hiç düşündünüz mü?

Bu sistemin kendini korumak için sürdürdüğü  kadınların ve eşcinsellerin aşağılanmasına ve erkekliğin yüceltilerek hayatlarımızın baskı altında tutulmasına suç ortaklığı yaptığınızın farkında mısınız?

Kadınların ikinci sınıf, eşcinsellerin üçüncü sınıf insan muamelesi görmesine neden olan aynı heteroseksist düzendir. Kadın arkadaşlarımızla ya birlikte mücadele edeceğiz ya da boşa kürek çekmeye devam edeceğiz. Evde çocuğunuz, iş yerinde arkadaşınız, okulda öğrenciniz, kapitalizme karşı mücadele yoldaşınız olan EŞCİNSELİ efendinin dili ve ahlakıyla yargıladığınızın farkında mısınız?

Biz eşcinseller Almanya'da Naziler tarafından katledildik, Rusya'da Stalin tarafından hapsedildik, Çin'de Mao tarafından yok sayıldık... Türkiye'de uğursuz bir ablukayla kuşatıldık.. Heteroseksizm, özgüvenimizi ve onurumuzu ayaklar altına aldı, bizi maskelemeye çalıştı. Sözlerimiz, düşüncelerimiz 'muzır' bulundu: Poşetlendik.

Artık yeter!

Köylerde, metropollerde, fabrikalarda, bürolarda, sokaklarda, okullarda bir gerçek olarak varız ve her yerdeyiz. Aşkımız 'zevk'ü sefa', hayatımız bir fantezi, kimliğimiz 'haftasonu hobisi' değil!

Eşcinselliği yargılamak ve aşağılamakla bütün eşcinselleri bir yalan perdesinin ardına hapseden, okullarında zorunlu heteroseksüelliğe tabi tutarak hayatı zehir eden, metropollerde katleden bir sistemin sözcülüğünü ve ikiyüzlü ahlakının bekçiliğini yapmış olmuyor musunuz?

Sizce de eşcinsellere yönelik ilan edilmemiş bir savaş yok mu?

Bütün etnik, kültürel ve cinsel farklılıkları yok ederek hepimizi birbirimize benzetmeye ve dolayısıyla bizi öldürmeye çalışan bu sisteme karşı beraber mücadele edelim!"  



 NE HASTALIK NE GÜNAH! HOMOFOBİ VE TRANSFOBİYE SON!





 17 Mayıs Uluslararası Homofobi Karşıtlığı Günü, cinsiyet kimliği ve cinsel yönelimler ile ilgili tüm fiziksel, ahlaki veya sembolik şiddetlere karşı eyleme ve karşı durma günüdür.

Lezbiyen, Gay, Biseksüel, Travesti ve Transseksüel bireyler de dostlarımızla birlikte Homofobi ve Transfobiye karşı durmak için Uluslararası Homofobi Karşıtı Buluşma'nın sonunda homofobi, transfobi ve nefrete karşı yürüyor.

Homofobi, Transfobi ve Nefrete karşı yürüyoruz!

Çünkü heteroseksüel olmadığımız için öldürülmek istemiyoruz - yaşam hakkı istiyoruz!

Eşcinsel ve transseksüel olduğumuz için yaşam hakkımız gasp ediliyor, şiddete maruz kalıyor, nefret cinayetlerine kurban gidiyoruz. Polis, eşcinsel ve transseksüellerin katillerini bulmuyor. Mahkemeler, eşcinsel ve transseksüel öldürdükleri için katillerimize ceza indirimleri sunuyor.

Lezbiyen, Gay, Biseksüel, Travesti ve Transseksüeller olarak hala temel insan haklarından mahrumuz. Eşcinsel ve transseksüel olduğumuz için ifade ve örgütlenme hürriyetlerimiz "genel ahlak" ablukası ile kuşatılmış vaziyette.

Baskılanıyoruz, sosyal, kültürel, ekonomik ve politik hayata katılmamız engelleniyor.

Cinsel yönelim ve cinsiyet kimliklerimizden dolayı işe alınmıyor; çalıştığımız işlerden atılıyor, ayrımcı yasalarla mesleklerimizden men ediliyoruz.

Lezbiyen, Gay, Biseksüel, Travesti ve Transseksüeller olarak gerçeğiz ve toplumun bir parçasıyız.

 Varlığımızı inkar ederek bizleri sosyal ve politik hayattan kovanlara Hayır! diyoruz.


Toplumsal hayatın her alanına eşit katılmamızı sağlayacak yasal güvence istiyoruz! Cinsel yönelim ve Cinsiyet Kimliği realitesinin tanınmasını istiyoruz. Bu toplumda sadece heteroseksüeller yaşamıyor; biz de varız! Cinsel yönelim ve Cinsiyet kimliği ayrımcılığına Hayır! Nefret cinayetlerine Son! Homofobi ve Transfobi'ye Son!


REALİTE TANINSIN! ANAYASANIN "EŞİTLİK" İLKESİNE "CİNSEL YÖNELİM" EKLENSİN!


 Halihazırda yürürlükteki anayasa, eşcinsel realitesini tanımamaktadır. Buna karşı yıllardır, "Anayasa'nın 10. maddesine ek: Cinsel Yönelim!" şeklinde özetlediğimiz talebimizi dillendirmekteyiz. Çünkü eşcinseller olarak gerçeğiz, toplumun bir parçasıyız, bugün olduğu gibi, yarın yürürlüğe girecek yeni "Sivil Anayasa'nın da taraflarından biri olacağız.

Türkiyeli eşcinseller olarak, "Bu toplumda sadece heteroseksüeller yaşamıyor; biz de varız!" çıkışıyla cinsel yönelim ayrımcılığının ortadan kaldırılması için söz hakkımızı kullanmaya çalışıyoruz. Biliyoruz ve yaşayıp görüyoruz ki anayasa da ve yasalarda "eşcinsel realitesi" görmezden gelinse de "ayrımcılık" söz konusu olduğunda, lezbiyen, gay, biseksüel, travesti ve transseksüel bireyler sırf cinsel yönelim ve cinsiyet kimliklerinden dolayı hayatın her alanında dışlanmakta, baskı görmekte, eşit katılımları engellenmekte ve yasal güvenceden yoksun bırakılmaktadırlar.

Beklediğimizin "özel" bir düzenleme olmayıp "eşitlik yanlısı" ve "ayrımcılık" karşıtı haklı bir talep olduğunu belirtmek isteriz.

 Lezbiyen, Gay, Biseksüel, Travesti ve Transseksüel bireylere yönelik ayrımcılık ve şiddet olaylarının artarak devam etmesi ve tüm bunlara karşı yasal güvenceden yoksun bırakılmamız endişelerimizi arttırıyor.

Eşcinsel bireylerin, çalışma hayatındaki cinsel yönelim ayrımcılığı nedeniyle işlerinden çıkartılmaları, sırf cinsel yönelimleri nedeniyle özel ve kamusal alanda psikolojik ve fiziksel şiddete maruz kalmaları; travesti ve transseksüel bireylerin sırf cinsiyet kimliklerinden dolayı sosyal alandan tamamıyla dışlanarak en temel olan yaşama hakkına yönelik saldırılarla yok edilme girişimleri devam etmektedir.

  Lezbiyen, Gay, Biseksüel, Travesti ve Transseksüel (LGBTT) bireylerin dayanışma amacıyla kurulan derneklere yönelik "genel ahlaka ve hukuka aykırı olma" gerekçesiyle kapatma davaları açılarak, LGBTT bireylerin örgütlenme ve ifade özgürlükleri engelleniyor. Her T.C. vatandaşı gibi demokratik, eşitlikçi ve özgür bir yaşam isteyen LGBTT bireyler ise mevcut koşullarda haklarının gereğince korunmadığına tanık olduğundan hukuki olarak kendilerini savunmaktan bile yoksun bırakılıyor.

Türkiye Cumhuriye'tinin anayasasının tüm vatandaşlarının insan haklarını koruyan ve tüm ayrımcılıkları önleyen  maddeleri içerecek şekilde yeniden düzenlenmesini istiyoruz.

Sivil Anayasa'da, "eşitlik"'i düzenleyen maddeye, "cinsiyetin" ardından "cinsel yönelim" ve "cinsiyet kimliği" ibarelerinin eklenmesini istiyoruz. 




Yazı: Ali Erol, Cogito dergisi Cinsel Yönelimler sayısından alıntıdır.
 (Ali Erol, LGBTT hakları aktivisti. LGBT bireylerin hakları ve özgürlükleri için
 1990'ların başında taban örgütlenmesi çalışmalarını başlattı. 
Ali Özbaş ile birlikte ilk LGBT yayını olan Kaos GL dergisini 
1994 Eylülünde yayınlamaya başladı. http://kaosgl.org/anasayfa.php)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder