Orson Welles: Bir Amerikan Mitosu


Orson Welles çocuk yüzlü bir dev, dalları kuşlarla dolu büyük bir ağaç, ipini koparıp gül bahçesinde yatan bir köpek, çalışkan bir haylaz, akıllı bir soytarı, insandan kaçan bir hümanist,  sınıfta dalga geçen üstün bir öğrenci, işine geldiği zaman sarhoş gibi davranan bir taktik ustasıdır.

(Jean Cocteau)


Genel olarak dünyaya, özel olarak Birleşik Devletler'e, bölgesel olarak New York'a, özellikle tiyatroya, bu kadar titiz olmayalım, Hollywood'a kırk yedi yıl önce Orson Welles adında bir anka doğdu. Anka sözcüğünün çoğulu olmadığına dikkat ettiniz mi bilmiyorum: "ankalar" demek, gülünç değilse eğer, imkansızdır; "çok tek" demekle aynıdır bu. Bu sözcüğün niye çoğulu yoktur? Çok basit, çünkü anka tek bir kuştur; dünyanın başlangıcından beri yalnızca tek bir anka kuşu var olmuştur, yüzlerce, binlerce kez alevlerin içinden tek bir anka çıkmıştır. Truva yıkılıp yakıldığında tahta atın küllerinden bir ankanın uçtuğunu söylerler; efsanelere göre Roma'nın yandığı günlerde Neron bir anka besliyormuş; büyük Chicago yangınında, kavrulmuş mahkeme kayıtlarına sarmalanmış bir anka bulmuşlar. Dahası da var: bazı tarihçiler, birkaç arkeolog ve Kübalı profesör Apolonio, ateşi keşfedenin insan değil de anka olduğunu iddia ediyor.

Adı Orson soyadı Welles olan bizim ankamızın başarısızlıklar arasında tamamen yanmama ve her seferinde ortaya bir öncekinden daha güleryüzlü çıkma gibi bir şanssızlığı olmuştur. Şimdi hayatta olmayan dostu Richard Wright bile sevimli bir sitemle avutuyordu kendini: "Bir Orson Welles yeterlidir. İkisi kuşkusuz uygarlığın sonunu getirir."


1915 - 1985

Orson Welles Yurttaş Kane'le özdeşleşmeye o kadar yaklaştı ki birinden bahsetmeden öbüründen bahsetmek mümkün değil. Düşüncelerini çaldığımı itiraf edeceğim bir eleştirmen, hayatımdaki en etkili kişi ve tanıdığım en kötü arkadaş G. Cain galiba açıklamayı biliyor. Demişti ki: "Yurttaş Kane, insanın bir sanatçıdan sanatının kesin toplamı olarak bekleyebileceği bir başyapıttır, asla kariyerinin başlangıcı, ilk hareketi olarak değil.". Bir başka eleştirmen, F. Truffaut da "İnsan Yurttaş Kane'in yirmi beş yaşında bir adamın ilk yapıtı olduğunu anladığında kendi yapıtı hakkında biraz daha mütevazi olmalı" diyordu. Lanetlenmiş, hezeyan derecesinde övülmüş, inkar edilmiş, göklere çıkarılmış, yasaklanmış, tüketilmiş, eleştirilmiş, methedilmiş Yurttaş Kane, sinema tarihinde söyleyecek en çok şeyi olan filmlerden biridir. Tuhaf bir biçimde, dedikleri gibi bir yirminci yüzyıl mitosuna dönüşmüş olan yaratıcısıyla, Orson Welles'la mükemmelen değiştirilebilir.

G. Cabrera İnfante



Daha önce Yurttaş Kane'i izlemiş, ve ismini sıkça duymuş  
olmama rağmen Welles'ı en çok da Dava'yla keşfettim. Anladığım kadarıyla pek
 meşhur olan şarkısını da yeni işitiyorum: 



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder