Masalsı Gezegen "Dünya"


Harikalar diyarında yaşıyoruz.

Şaşırtıcı bir güzellik ve komplekse sahip bir dünya.

Alabildiğine okyanuslara ve muhteşem bir havaya sahibiz. Devasa dağlara ve nefes kesen manzaralara.
Fevkalade bir yalnızlığın içindeki dünyamızda hepsinin bu olduğunu düşünüyorsanız, o vakit yanıldığınızı bilin. Bir fizikçi olarak, doğa yasalarının dünyamızı ve onun ötesindeki gezegenleri de şekillendirmesine hep hayranlıkla bakmışımdır. Sanırım medeniyetimizin bilinen en büyük keşifler çağını yaşıyoruz. Güneş sisteminin en uç noktalarına yolculuk ediyoruz. Garip yeni gezegenleri fotoğraflıyoruz, bilinmeyen tabiatlara bakıyor ve dünya dışı havayı soluyoruz. 

İnsanlık tarihinin başlangıcından beri, gece gökyüzüne gözümüzü diktik, fakat şanslıyız çünkü bizler o gezegenlere ve uydulara gitmek için makineler üretebilen ilk jenerasyonuz. Ve biz onları hayal ettiğimizden daha güzel, daha vahşi, daha muhteşem ve daha büyüleyici bulduk. Araştıracak daha fazla dünya, yıldız sistemimizin kozmik bir laboratuvar olduğunun daha fazla farkına varıyoruz.









Soru şu;

 Kainatta yalnız mıyız?

Galaksimizdeki milyarlarca gezegenden, kainattaki milyarlarca galaksiden,
yaşam barındıran tek gezegen bu mudur?

Bu sanırım en önemli sorulardan biridir.



Belkide sorabileceğimiz en önemli sorudur.  Eğer yanıtın güneş sisteminde, galakside ya da kainatta başka hiçbir yerde yaşamın olmadığı olduğunu düşünürsek, Bu gezegenimizi ne kadar değerli yapar? Bizi ne kadar değerli yapar? Fakat bir de koşulların elverişli olduğu bütün gezegenlerin aylarında yaşamın olduğunu ve geliştiğini düşünün. Eğer kainat yaşamla doluysa, bu bizi daha geniş bir kozmik toplumun parçası yapar. Eğer sorunun cevabını bilmek bu denli önemli derinlik taşıyor ise o halde cevabı bulmak için çabalamak büyük ölçüde önem taşımaktadır. İnanıyorum ki sorabileceğiniz en önemli soru budur. Çünkü bunu cevaplama şansımız vardır. Dünyada uç koşullardaki yerlerin yapısını öğrendiğimizde, eğer güneş sisteminde bir yerlerde yaşam varsa neredeyse basit bir yaşam olacaktır. En olumsuz koşullarda yaşamını sürdüren bakteriler gibi tek hücreli organizmalar olacaktır. Birşey kesindir ki, Güneş sisteminde karmaşık bir yaşamın olduğu ve uygarlığı kurabilen tek gezegen Dünya'dır. Fakat bu nasıl olmuştur? Dünyamızı bu denli özel kılan unsur nedir? Çünkü sonuçta güneş sistemindeki herşey aynı kaynağı paylaşmaktadır. Herşey 4.5 milyar yıl önce dönen bir gaz ve toz bulutundan meydana gelmiştir. Katı dünyalar dönen sisle birlikte yoğunlaştılar. Fakat bu dünyalar esasen değişiktir. Güneş sistemi etrafında sülfür volkanları ile patlayan dünyalar vardır. Ve diğerleri ise buz gayzerleriyle patlamışlardır. Zengin atmosferleriyle birlikte girdap fırtınaları olan dünyalar vardır. Ve dev okyanus sularını saklayan buzdan aylar vardır. Fakat  fizik kurallarının bütün bu özellikleri aynı çatı altında birleştirmek için biraraya geldiği sadece tek bir dünya vardır. Dünyada ısı dereceleri ve atmosferik basınç, okyanus sularının yeryüzünde varolabilmesi için mükemmel bir koşul oluşturmaktadır. Volkanlara ve gayzerlere güç vermesinin yanında güneşin zararlı ışınlarını uzaklaştırarak, besleyici ve kalın atmosferimizi koruyan manyetik alanı sağlayan eriyik çekirdeğini muhafaza edebilecek büyüklüktedir. Bütün bu mucizelerin tek bir yerde toplanması, yaşamın Dünya'da başlaması ve gelişmesine yol açmıştır. Fakat yaşamın, bizler gibi evrimleşip kompleks yaratıklar oluşturması fazladan bir etken gerektirir. Ve bu da zamandır. Derin zaman dağların yükselip, yıkıldığı ve bitkilerin oluştuğu, gezegenlerin şekillendiği ve yıldızların doğup öldüğü kadar bir zaman aralığı. Ve sanırım dünyayı kainatta bu denli değerli ve nadir yapan şey de budur. Çünkü yaşamın evrimleşip bu denli mükemmel bir karmaşıklığa gelebilmesi için yeterince uzun zamandır dengesini korumaktadır. Şu anda dünyada gördüğümüz yaşam milyonlarca yıldır korunan dengenin sonucudur. Ve bunun da zirvesi biz, yani insanoğludur. Etrafımızdaki dünyayı eğip, şekil verip, değiştirecek kadar gelişmiş bir türüz. Hatta kozmik çevresini incelemek için kendi gezegeninden ayrılan bir türüz. Şunu düşünebilirsiniz ki kainattaki keşiflerimiz, bizi bir şekilde önemsiz kılmıştır. Milyarlarca yıldızın arasında tek bir yıldızın etrafında ufak bir gezegen. Fakat ben böyle düşünmüyorum. Çünkü uygarlığı barındıracak çok nadir bir şans ve doğa kanunları kombinasyonu ile birlikte bir gezegen yaratmak gerektiğini keşfetmiş bulunuyoruz. Kainatı incelememiz ve anlamamızı sağlayan en mükemmel yapı. Ve bu yüzden, bana göre uygarlığımız güneş sisteminin bir harikasıdır.

 Ve Dünya'ya güneş sisteminin dışından bakabilseydiniz, bu çok daha belli olurdu.




Gezegenimizin yüzeyine varlığımızın kanıtını yazmış bulunuyoruz.
 Uygarlığımız, gezegenimizi yaşamın yuvası olarak tanımlayan bir sinyal haline gelmiştir.


Brian Cox

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder