Rimbaud


J.L. Forain. Rimbaud, 1872

"Ölünce rastlayacağım benim şiirlerimi yazan gence; 
keçe saçlı biri öfkeyle yığılıp kalmış olarak bırakmıştım bizim taşra meydanında..."

Rimbaud yeniden odağa geliyor... Londra rıhtımında, tek başına oturmuş ırmak üzerindeki ticareti seyrediyor. Mavi, boz ve gri ırmak, göğün renkleri birbirine karışıyor. Bir güneş ışını oku sol dizini yalayıp geçiyor. Yandan görünen yüzünün sağı gölgede. Hayatını şiirin altüst ettiğini düşünüyor. Batı Hint adalı bir rıhtım işçisinin gövdesinin çıplak olan üst yanını seyrederken karar veriyor hayatının başka yerde olduğuna, bu kararının kaynağında o adamın sırtı yatıyor. O üst gövdenin iç boşluğunu düşündü. Hafif kıvrımlı sırt kemiğini seyretti. Adamın hayvan gibi çalışmasının acısını duydu. Onun adını asla bilmeyecekti ama hayat yolları önemli bir noktada kesişmişti.

Rimbaud yeniden odağa geliyor. Bu kez derisi çöl güneşinden kapkara yanmış. Bir deri bir kemik; gövdesi bir uyuşturucu bağımlısınınkine benziyor. Kemiklerinin üzerinde hiç et yok. Yüzü, kafa kemiklerinin çatısını izleyerek içeri çökmüş. Bir tabanca taşıyor. Her şeyi havaya uçurmak isterdi. Benim kafamdaki kendi imgesine ateş etmek isterdi.

"Sayıklamalar"
Bir Arthur Rimbaud Yorumu
Jeremy Reed

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder