Erotizm ve Yasak

Hayvansal cinselliğin zıttı olarak erotizm içsel deneyimin doğrudan yansımasıdır.

Evrensel bir yasak içimizdeki cinsel yaşamın hayvansal özgürlüğü ile çelişiyor.

Kanla şişme yaşamın üzerine oturduğu dengeyi altüst ediyor. Kudurganlık varlığı sarıyor. Bu kudurganlığa alışığız ama bu konuda bilgisi olmayan ve bir yöntemle kendisi görülmeden bir kadının aşksal taşkınlıklarını izleyen birinin şaşkınlığını kolaylıkla göz önüne getirebiliriz. Burada köpeklerin kudurganlığına benzer bir hastalık görülecektir. Sanki kurdurmuş bir köpek saygıdeğer biriyle yer değiştirmiştir. O an için kişilik ölmüştür. Ölümü, ölünün yokluğundan ve sessizliğinden yararlanan köpeğe yer açmıştır. Köpek, bu yokluktan ve bu sessizlikten çığlık atarak zevklenmektedir. Kişiliğin geri dönmesi köpeği donduracaktır ve içinde kaybolduğu zevke son verecektir.

Arzu uyandıran kadının görünüşü ilk planda yavandır. Eğer aynı zamanda gizli bir hayvansal yönünü ortaya çıkarmıyorsa kadın istek uyandırmayacaktır. Arzu uyandıran kadının güzelliği utandıran kısımlarını haber verir: daha doğrusu kıllı bölgelerini, hayvansal bölgelerini. İçgüdü bizi, bu kısımların isteğine sürükler. Ama cinsel içgüdünün ötesinde, erotik istek başka bileşkelere yanıt verir. İsteği uyandıran hayvanlığın olumsuzlaştırıcı güzelliği, isteğin kudurganlığında, hayvansal kısımların yüceltilmesine yol açar.

Erotizmin nihai anlamı ölümdür.

Eğer hayvansallığı yadsıyan güzellik tutkulu bir şekilde istenirse, bu, güzelliğin içinde sahip olmanın hayvansal kirliliğe yol açacağı anlamına gelir. Güzellik kirletilmek için istenir. Kendisi için değil ama dindışılaştırılmadan doğan coşku için istenir.

Bedenlerin birleştirilmesindeki güzellik, organların hayvansallığı ile insanlığın çelişkisini ortaya çıkarır. Erotizmdeki güzellik ile çirkinliğin çelişkisi için Leoardo da Vinci'nin "Defterler"indeki şu etkileyici sözlerini aktarmak istiyorum: " Birleşme eylemi ve bu eylem için yararlanılan organlar o kadar çirkindir ki, yüzlerin güzelliği ve bu işe katılanların süslemeleri olmasaydı, doğa insanlık neslini kaybederdi.



***


Fotoğraflar: Robert Mapplethorpe

***

Yasağın habercisi insanlık erotizmde yasağa karşı gelmiştir. Erotizmde dindışına çıkmış, kirlenmiş ve yasağı aşmıştır. Güzellik ne kadar fazla ise kirletme o kadar yoğundur.



Şimdiki dünyada, sadece hayvan nesneye indirgenebilir. Bir insan istediği herşeyi sınırsız olarak yapar ve kimseye hesap vermek zorunda değildir. Aslında, dövdüğü hayvanın kendisinden pek fazla farkı olmadığını bilebilir. Ama, benzerliği şekilci bir açıdan kabul etse bile, gizli bilgisi aynı anda sessiz ve temel bir yadsımayla karşılaşır. Birbirine zıt inanışların dışında, ruhu insana, bedeni hayvana yerleştiren duygu faydasız olarak tartışılmıştır. Beden bir nesnedir, aşağılıktır, köledir,  uşaktır, bir taşın veya bir ağaç parçasının seviyesindedir. Öznel, içten bir gerçeğe sahip olan ruh nesneye indirgenemez. Ruh, ancak ölümün, ruhun karşılaştırılmaz değerini ortaya koyduğu zamanda kutsallaşan bedenin içinde varlığını sürdürürken kutsaldır.

Her şeye rağmen bizler hayvanız. Şüphesiz insan ve ruhuz. Biz ancak, içimizdeki hayvansallığın sık sık bizi aşması ve bize egemen olmasını önleyebiliriz. Ruhsal bir kutbun karşısında, coşkulu cinsellik içimizdeki hayvansal yaşamın sürdüğünü gösterir. Böylece bedensel yana yerleşen cinsel davranışlarımız bir anlamda nesnel olarak ele alınabilir mi: seksin kendisi bir nesnedir. Bu davranışlar cinsellik olarak nesnenin işlevsel bir etkinliğini gösterirler. Cinsellik sonuçta ayrık gibi bir nesnedir. (Daha kesin olarak bir el insandır ve göz ruhsal yaşamı ifade eder ama çok hayvansal şekilde ayaklarımız ve seksimiz var) Diğer taraftan duyuların taşkınlığı bizi hayvanların seviyesine götürür.

Hayvansal olmasına rağmen insan cinselliğinin şiddeti silahsızdır: hiçbir zaman bu şiddet huzursuzluk duyulmadan gözlenmez.

Çalışma içimizdeki şeylerin nesnelliğine ve bilincine bağlıdır, çalışma cinsel taşkınlığı azaltır. Sadece serserilikte taşkınlık sürer.

Aslında hayvanlığı faydasızca yadsıyoruz. İnsanın nesneye indirgenmesine en fazla karşı olan şey hayvansal ve pis olarak değerlendirilen cinselliktir. Bir erkeğin içten gururu erkekliğine bağlıdır. Bu erkeklik hiçbir şekilde içimizde yadsınan hayvanlık olgusuna değil içten ve ölçüsüz hayvanlığa dayanır. Bu hayvansılıkla, öküzler gibi çalışma gücüne, alete, nesneye indirgenebiliriz. Hayvansallığın aksine insanlıkta çalışmaya ve nesneye indirgenemeyen bir unsur vardır. Şüphesiz sonuçta, insan hayvan gibi köleleştirilemez ve yok edilemez. Ama bu durum ikincil derecede açığa kavuşur. İnsan öncelikle çalışan bir hayvandır, çalışmaya boyun eğer ve bu yüzden taşkınlığının bir kısmını yadsımak zorundadır. Cinsel yasaklarda keyfi olan hiçbir şey yoktur. her insanın belirli miktar enerjisi vardır ve eğer bunun bir kısmını çalışmada tüketmiş ise tükettiği kadar erotik tüketimden yoksun kalacaktır. Böylece hayvanlık karşıtı insansal zamanda çalışmanın insanlığı bizi nesneye indirger ve hayvanlık içimizdeki öznenin kendisi için varolma değerini koruyan olgudur.

Hayvanlık ve cinsel taşkınlık, içimizde bizi nesne olmaktan koruyan şeydir.

Aksine insanlık, kendi özelliği ile, çalışma zamanı içinde, cinsel taşkınlığın zararına bizi nesneleştirmek ister.   
   
İnsan dünyası zorunlu olarak çalışma dünyasıdır: Bu da yaşamın nesnelliğe indirgenmesidir. Ama çalışmanın işkence sehpası olarak sıralanan özelliğinin dışında bir anlamı vardır. Çalışma ayrıca insanı hayvanlığından çıkaran bilincin yoludur. Nesnelerin açık ve ayrık bilinci çalışma aracılığıyla oluşturulmuştur ve bilim her zaman tekniğin eşi olmuştur. Aksine cinsel taşkınlık, bizi bilinçten uzaklaştırmaktadır: içimizdeki ayırma yetisi azalmaktadır: diğer taraftan ağır bir çalışma cinsel açlığı azaltırken, özgürce sınırsız bir cinsellik çalışmaya uyumu azaltmaktadır. O halde sıkı bir şekilde çalışmaya bağlı  bilinç ile cinsel yaşam arasında önemi yadsınamayacak bir uyumsuzluk vardır. İnsan bilinç ve çalışmayla tanımlandığı ölçüde, içindeki cinsel taşkınlığı sadece azaltmakla yetinmeyecek aksine bunu kabul etmeyecek ve hatta lanetleyecektir. Bir anlamda bu kabul etmeyiş insanda nesnelerin bilincine zarar vermişse de en azından kendinin bilincine varmasını önlemiştir. Bu bilgisizlik insanın bir taraftan dünyayı tanımasına, diğer taraftan kendisini tanımasına yol açmıştır. Ama eğer insan çalışarak bilinçli hale gelmeseydi hiçbir şeyin bilgisine sahip olmayacaktı; hayvansal bir karanlıktan başka bir şey olmayacaktı.    

Her yerde pisliğin devreye girdiği bir cinsellik devinimi vardır. Bu noktadan sonra Tanrı tarafından istenen yararlı bir cinsellik değil ama ölümün ve lanetlemenin bir cinselliği vardır. Yararlı cinsellik, insana özgü ve sadece kökeninde genital olan erotizme zıt ve hayvansal cinselliğe yakındır. Prensip olarak kısır olan erotizm kötülüğü ve şeytansılığı temsil eder.


Georges Bataille

1 yorum:

  1. Adsız23:04

    Bataille kitaplarını Türkçe'ye kazandıran Mukadder Yakupoğlu Erotizm için yazdığı önsözde "en büyük arzum bu kitabı yüksek bir bilinç ve heyecanla okuyacak kişilerin sayısının tatmin edici olmasıdır" diyor. Erotizm, insan gerçekliği üzerine yazılmış en derin kitaplardan biri.

    YanıtlaSil