...Yeryüzü Duruşu. Bir deneme elbette bu, ama ilk kez, belki de son kez -kim bilir?- felsefi bir deneme kaleme aldığımı düşünüyorum ya, bir dünya görüşü denemesi olarak tanımlayabilir miyim yazmaya niyetlendiğim metni, tamı tamına kestiremiyorum...
...Belli belirsiz hareket eden bir ışıktopu peşisıra sürükledi beni. Pascal ya da Descartes'dan etkilenebilecekken, Schopenhauer ya da Nietzsche'den etkilenmiş olmamın bana ait gerekçeleri değilse bile temelleri olduğunu düşünegeldim....
...Evren nedir? Anlamı nerede başlamakta ve bir mantıksal eğri çizerek mi gelişmektedir? Sokrates öncesi Yunan filozoflarından, Veda'ları kuran adsız bilgelerden, Kızıldereli masallarından, Slav efsanelerinden, Ortadoğu ermişinden derlediğimiz ana sancı bu: İnsanoğlu, yeryüzünde bulunuşu, oraya yargılılığı adına gökyüzüne, gökyüzünün ötesine bakıyor birkaç bin yıldır: Ve bulduğu her yanıt sıvışıp gidiyor elinden, soru kaskatı karşısında dikilirken.
... Evrenin anlamı ve gerekçeleri konusunda bugüne kadar bütün öğrendiklerimiz, onu açıklayamamamıza yarıyor.
Ernesto Sabato'nun dediği doğrudur: "Donne, hiç kimsenin hücresinden idam sehpasına giden yolda uyuyamayacağını söylerdi ama, hepimiz ana rahminden mezarlığa giden yolda uyuruz." Geleceğe inanç, çağdan çağa geçerken, Tarih'e ve şimdiki zamana katlanamamaktan doğmuştur: Hayata anlam verememek, Evren'e ve İnsan'ın sürekliliğine anlam verememek, ister istemez Yanıt'ın ertelenebileceği bir zamana inanı gerekli kılacaktı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder