Sade (Marquis de)

Herkesin isteğine uygun cinsel tatmin, Sade'ın düş kahramanlarının isteklerine uygun değildi. Düşündüğü cinsellik başkalarının isteğini yok eder nitelikte idi. (Hemen hemen herkesin) Başkaları eş olamazlardı, sadece kurbandılar. Sade'ın kahramanları tekti. Eşlerin yadsınması ona göre sistemin temel parçasıydı. Onun gözünde erotizm uyumu sağlıyorsa, aslında kendisi olan ölüm ve şiddet eylemini yalanlıyordu. Özünde cinsel birleşme bir uzlaşmadır ve yaşam ve ölüm arasındadır: onun sınırlayan düşüncenin parçalanması koşuluyla erotizm, onun gerçeği olan şiddette ortaya çıkar ve ancak şiddetin tamamlanması ile insan egemenliği simgesi gerçekleşir. Sadece, yırtıcı bir köpeğin oburca saldırısı hiçbir şeyin sınırlamadığı kişinin kudurganlığını gerçekleştirir.

Maurice Blanchot'a göre Sade'ın ahlakı "Mutlak yalnızlık olgusu üzerine kuruludur. Sade bunu her şekilde yinelemiştir: doğa bizi yalnız yaratmıştır. Bir insanın diğeri ile hiçbir ilişkisi yoktur. Tek davranış kuralı, beni mutlu edecek şekilde etkileyecek her şeyi tercih ederim ve benim tercihimden başkasının zarar görmesinin benim için hiçbir anlamı yoktur. Başkalarının en büyük acısının bile benim zevkimden daha az bir değeri vardır. Cinayetlerin duyulmamış bileşiminden en güçsüz zevki almamın önemi yok, çünkü zevk beni oluşturuyor, zevk benim içimde ama suçun etkisi beni ilgilendirmiyor, çünkü suç benim dışımda"

 Tanım olarak aşırılık aklın dışındadır. Akıl çalışmaya bağlıdır. Akıl, yasalarının ifadesi olan eylem etkinliğine bağlıdır. Ama zevk çalışmayla alay eder. Ayrıca çalışmanın zevk yaşamının gücüne olumsuz etkide bulunduğunu görmüştür. Enerjinin faydası ve tüketilmesinin sözkonusu olduğu hesaplara göre, zevk etkinliği faydalı kabul edilse bile, bu zevk özünde aşırıdır. Genel olarak zevk, kendini oluşturan isteğin içinde kendisi için istendiği sürece aşırıdır. İşte bu noktada Sade'ı görüyoruz: zevki oluşturan prensipleri formüle etmiyor ama zevkin suçta daha fazla olduğunu ve suç ne kadar kabul edilmez bir yapıda ise, zevkin o kadar büyük olacağını belirterek zevke yol açan unsurları belirliyor. Zevk aşırılığının nasıl, yaşamın oturduğu prensibin aşırı yadsınması olan başkasının yadsınmasına götürdüğünü görüyoruz.


Monument to Sade. (1933, Man Ray)

 Sade'ın sistemi erotizmin yıkıcı şeklidir. Ahlaktan arındırma frenlerin kaldırılması anlamını taşır, tüketmenin derin anlamını verir. Başkasının değerini kabul eden zorunlu olarak kendini sınırlar. Başkasına duyulan saygı, maddesel ve ahlaksal kaynakları artırma isteğinin boyun eğdiremediği isteğin büyüklüğünün saptanmasını önler ve gölgeler. Saygının yolaçtığı birleşme sıradandır: genellikle, cinsel gerçeklerin dünyasında kısa araştırmalarla yetiniriz. Bu araştırmaları daha sonra edindiğimiz gerçeğin yanlışlığını anlamamız izler. Diğer insanlara bağımlılık bir insanı egemen davranıştan yoksun eder. İnsanın insana duyduğu saygı, boyun eğilen anlardan başka bir şeyin kalmadığı, sonunda davranışımızın kökeni konusunda kaybettiğimiz hizmetçilik alanının içine sokar, çünkü genelde insanı, egemen anlarından yoksun bırakırız.    

Zevk paradokstur


Sade'ın eserleri için  Jules Janin şöyle diyor: "Sonunda sadece, kanlı cesetler, annelerinin kucaklarından koparılmış çocuklar, bir içki şenliğinden sonra boğazlanmış genç kadınlar, içki ve kan dolu kupalar, duyulmamış işkenceler kalır. Kazanlar yakılır, sehpalar kurulur, kafatasları kırılır, insanların derileri yüzülür, bağırılır, hakaret edilir, küfredilir, göğüsten kalp çıkarılır ve bu, her satırda, her sayfada sürer. Oh! ne yorulmaz kötülük! İlk kitabında bize umutsuz bir kızı kaybolmuş, dayaktan ezilmiş, canavarlar tarafından yeraltında gezdirilmiş, bir mezardan diğerine götürülmüş, dövülmüş, tükenmiş, öldüresiye hırpalanmış, ezilmiş, sarsılmış olarak gösterir. Yazar suçlarından bitap düştüğünde, artık ensest ve canavarlıklarını tükettiğinde, tecavüz ettiği ve bıçakladığı cesetlerin üzerinde soluduğunda, kirletmediği bir kilise kalmadığında, kudurganlığıyla öldürmediği bir çocuk kalmadığında, bu insan durur, kendine bakar, kendi kendine gülümser, kendinden korkmaz. Aksine..."

Yukarıdaki anlatılanlar konuyu bitirmekten uzaksa da, en azından uygun terimlerle Sade'ın sahiplendiği bir görünüşü betimlemektedir. 

Eğer Sade'ı beğeniyorsak düşüncesini yumuşatıyoruz demektir.

Sade kabul görmeyen değerlerin doğrulanması için sayısız eserler yazmıştır: ona göre, yaşam zevkin araştırılmasıydı ve zevk yaşamın yokedilmesine doğrudan orantılıydı. Başka bir deyişe söylemek gerekirse, yaşam kendi gerçeğinin aşırı derecede yadsınmasında en yüksek şiddetine ulaşıyordu.

Kötülük insanın kalbi ve derin gerçeğidir.


Bataille

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder