Kaos'tan Kozmos'a


Bu kitabı kuşlara ithaf ediyorum.

Nar bülbülünün hüzünlü şarkısına,
 uzun bahar akşamlarında söylediği

Kırlangıçların gürültülü dansına,
gündoğumunda, gölcüğün üstünde
içiçe geçen, gölyüzeyini sıyırıp
tekrar mavi göğe yükselen sürülere.

Bu kitabı çitkuşlarına ve çalıbülbüllerine ithaf ediyorum,
sabahın erken saatlerinde kırda gezinirken
bana eşlik eden.

Ayrıca parlak yaprakları penceremin önüne düşen 
büyük kiraz ağacında yaşayanlara ithaf ediyorum.
Tüyleri siyah ve kavuniçi şakrak kuşuna,
olgun meyvelerle beslenen.
Ve onun donuk renkli, narin dostuna.
Gök baştankaralara,
kırmızı kirazları tek hamlede koparan.

Kitabımı son olarak ağaçlardaki ispinozlara ithaf ediyorum.

tiz ezgileri usanmadan yineleyen.
Ve ıslıklı ezgisi sonsuz çeşitlilikteki
karatavuklara ithaf ediyorum.

Bu kitabı onlarla birlikte yazdım.
Bana verdikleri mutluluk için onlara minnettarım.


Teleskoplardan elde edilen bilgilerle hızlandırıcılardan elde edilen bilgiler birleştirildiğinde, dünyanın geçmişinin şimdiki durumundan oldukça farklı olduğu sonucu çıkar. İlk zamanlarda Evren, olağanüstü sıcak, olağanüstü yoğun fakat hepsinden öte, tamamen düzensizdir. Bu, Yunan şairi Hesiodos'un zihninde kurduğu gibi, bir "kaostur".

Burada "kaos" derken, düzenlenmiş yapıların yokluğunu kastediyorum. Hayvansız, tabii ki, bitkisiz fakat aynı zamanda galaksisiz, yıldızsız hatta molekülsüz ve atomsuz bir evren. Modern fizik en uzak geçmiş için daha da kaotik bir görüntü çizer. O dönemde, bildiğimiz kuvvetlerin ve parçacıkların da varlığı söz konusu değildir. Bu ilk kuvvetler ve parçacıklar saniyenin milyarda birlik ilk dilimlerinde ortaya çıkacaklardır.

Birkaç saniyenin sonunda, parçacıklar ve kuvvetler bugün bildiğimiz özelliklerine kavuştular. Evren, tamamen ayrışmış "temel parçacıklardan" oluşan homojen ve sıcak devasa bir püreye benziyordu. Bildiğimiz elektronların ve fotonların yanında "kuvarklar", "nötrinolar" gibi daha farklı parçacıkları da barındırıyordu.

Meyvelerle kaplı büyük kiraz ağacının üzerindeki obur şakrak kuşları bu temelde aynı, fakat tamamen farklı bir konfigürasyona göre düzenlenmiş temel parçacıklardan oluşmuştur. Hareketlerindeki zarafet, evrenin kaos zamanlarından bu yana geçirmiş olduğu derin evrimi gözlerimizin önüne serer. Milyar kere milyar kere milyar tane parçacık, olağanüstü karmaşıklıktaki yapılarda biraraya gelmiş, düzenlenmiş, birleşmişlerdir. İşte tüm fark buradadır! Evren'in öyküsü, eski zamanların akıl almaz kaosunun başkalaşarak günümüzdeki yapıların mükemmel birlikteliğine ve düzenine kavuşmasının hikayesi olarak okunabilir.

Hubert Reeves

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder