(Yazı)
Guy Hocquenghem
Fantazmatik olanın gerçekliğimizin büyük bir kısmını oluşturduğunu söylüyorsam da, onun [gerçekliğin] tümünü kapladığına, inanıyor değilim - dolayısıyla da [fantazmatik olanın] biyolojik olanla birlikte ve karşılıklı müdahale içinde var olduğu gerçeğinden kaçamam. Ama bu konudaki bütün araştırmalarımız halen fazlasıyla bölük pörçük. Aşağıda yazılanlarda biyo-fizik ve biyo-kimyayı bir kenara bırakıyorum ve bunun bütün sorumluluğunu üzerime alıyorum. Toplumsal alan, her durumda, heteroseksüelliğin belli bir modelinden toplumsal olarak türemiş fantazmaların kaotik bir karışımıdır. Bu model klasik psikanalizin yumurtladığı hayli yüksek sayıda klişeyi dolaşıma soktu.
Örneğin, eşcinselliğin narsisizm olduğu varsayıldı. Ama heteroseksüel, öteki cinste safça kendi türdeşini ararken, eşcinsel kadar narsisizmle damgalanmış durumda. Eşcinsel ise kendi cinsinde ötekini arar ve bunu yaparken heteroseksüel modeli reddeder, ama buna rağmen o modeli taklit etmekten kendini alamaz.
Sınır durumundaki bir vakayı ele alırsak, travestiyi örneğin, kadından daha çok kadın olduğunu görürüz. Çünkü kadın kendi cinsine tabiyken, o bir kadın olmak istemektedir. Ve tek kadın imgesi eril olduğu için, ne zamanki o imgeyi - annesininkine, kız kardeşininkine ya da karısınınkine değil de- kendi vücuduna uygulamaya karar verirse, bu adamın kadını çok daha iyi anlatması gerekecektir: aracısız, herhangi bir emir ötekine iletilmeden. Travesti, erkeğin arzuladığı kadının en kusursuz imgesidir - erkeğin varlığına mani olmaya çalıştığı en uzak imge.
Aynı şekilde, götünden sikildiğini hayal eden eşcinsel çok net biçimde bir erkek arıyordur. Kendini erkek arayan bir kadına benzer hale getirir ve fantazmatik olarak heteroseksüellik mefhumuna, eşcinsellikten daha fazla cevap verir. Gerçekten eşcinsel olması için, lezbiyen olması gerekir, ama dikkat: ancak kendisini bir erkek olarak düşlemeyen bir kadın karşısındaki bir lezbiyen... Yoksa bütün kurgu heteroseksüelliğe geri döner [...]
Özetle, gerçek eşcinsellik ancak bir kadının bir kadını arzulamasında ve bir erkeğin bir erkeği arzulamasında olabilir, bir diğer toplumsal cinsiyetin hayali bu arzunun içerisine girmediğinde. Ya da gerçek eşcinsellik [ikisi de] gay olan bir kadın ve erkeğin ya da [ikisi de] lezbiyen olan bir kadın ve erkeğin birlikteliklerinde ortaya çıkabilir. Bu durumlar gerçekten imkansız görünürler, çünkü eşcinsel hem kendine rağmen kendi cinsiyetindendir, hem de hayalini kurduğu ve hep karşıtını arayan öteki cinsiyettendir. Dolayısıyla eşcinsellik bile bastırılmış eşcinselliktir, çünkü imgesel düzlemde [imaginary] her zaman heteroseksüeldir.
Benzer bir akıl yürütme bizi şunu söylemeye götürecektir: gerçek heteroseksüellik ancak bir erkek bir kadını ya da bir kadın bir erkeği arzuladığında ve [onun] imgelemi [imaginaries] kendi toplumsal cinsiyetinin imgesini asla ve herhangi bir şekilde işin içine katmadığında olur. Bu tamamen mümkündür! Ve üstelik, heteroseksüel toplumun imgelemi [imaginary] tarafından da gerçekleştirilmiştir de; çünkü eşcinsel muhayyile bu toplum tarafından uyutulmuştur.
Dolayısıyla bizim eşcinselliğimiz ilksel, temel, hayvani ve bedensel olmak yerine heteroseksüel pratiklere ve diktelere bir karşılıktır yalnızca. Bu demektir ki, eşcinselliğimiz hazımsızlıktan ıstırap çekmektedir. Bir yandan bizi dünyaya getiren o sevgili normal insanlar kendi eşcinsel libidolarını gizlediklerinden, rastlantısal olarak seçeceğimiz her on kişiden dokuzunun, var oluşu bile bilinçli olmayacaktır. (Şunu iyi biliyoruz: insan türü içerisinde her iki adamdan biri kadın ve öbürü kendisinin gay olduğunu bilmiyor). Ve de eşcinselliğin ancak heteroseksüellik [olarak var] olabileceği, veya hiç olmayacağı, çılgın bir durumun içerisinde buluyoruz kendimizi.
Temel herhangi bir düzlemde eşcinsel olmadığımız için artık kendi utancımızı yüksek sesle bağırmaktan vazgeçmenin zamanı geldi. "Hepiniz eşcinselsiniz!" diye bağırmamız gerekiyor herkese. Ve bunu bu süreç içerisinde histerik olma pahasına yapmalıyız. Ve eşcinsellik, eşcinsellik olarak yaşanmadan gerçek anlamda bir biseksüelliğin olamayacağı artık kanıtlanmıştır. Bunun için de devrimci eylemlerimiz, sessiz çoğunluğun anti eşcinsel paranoyasının altına eşcinsellik tohumları yerleştirmek olmalı. Eğer arzu genellikle kadınlarla bağlantı kuran adamların arasında dolaşmaya başlarsa, [bu kişiler] kaçınılmaz olarak bizden çok daha fazla eşcinsel olacaklardır, çünkü kadın, aralarındaki hayalet ve bilinmez bir beden olamayacaktır.
Aynı şekilde biz gaylerin de, öteki cinsiyetin - sürgüne yollandıktan sonra - sodomi tiyatrosunda tekrar tekrar ortaya çıkmaktan vazgeçeceği bir tür eşcinsel eşcinselliği deneyimlememiz gerekiyor. Aksi halde, olmayı reddettiğimiz fantazmatik heteroseksüeller olmuşuz demektir/oluruz.
Ben ancak eril [masculine] olduğum zaman bir adamla sevişmek isterim. Ancak dişil [feminine] olduğum zaman bir kadınla sevişmek isterim. Bütün masturbasyonlarımın sırrı budur (çünkü bütün insanlık beni istese de yine de onları kendimle aldatmaya devam edeceğim).
Ne zamanki bir kadın -lezbiyen olmayan bir kadın- fallusu bir hayal veya ikame etmeden başka bir kadınla sevişecek, ne zamanki bir erkek -gay olmayan bir erkek- bir vajina deliğini titreyerek düşleyip yerine bir kıçı ikame etmeden başka bir erkekle sevişecek, işte eşcinsellik o zaman başlamış olacak. O andan sonra eşcinsellik biseksüelliğin içerisinde kandırmaca olmadan, yanlışlar olmadan, aldanma olmadan eriyebilecek. Kendimizi, aslında bizim de olmayan ve taklit ettiğimiz bir cinsiyetten arındırdığımızda, ve bunu bir anlık özgün (bedenini yalnızca işler bir kavram olmadığına yemin ettiği) eşcinsellikle yaptığımızda, işte o zaman, muğlak olan muğlaklığını yitirecek.
O zaman hepimiz tek bir cinsiyete ait olabiliriz ve kendimiz, ötekiyle aynı bilinçte, aynı yoğunlukta ve bütün olası bağlara izin veren bir eşzamanlılıkta bulabiliriz. İşte o zaman eşcinsellik ve heteroseksüellik birbirlerinin polisi olmaktan çıkacaklar. Orgazm ve orgazma çıkan yol da, -aynen ölüm tehdidi daimiyken olduğu gibi- sonunda neşeli bir ölüm riskine dönüşecek. Cinsellik dünyayı dehşete düşürmeyecek, tersine tahrik edecek.
Queer Tahayyül
kitabından alıntıdır.