Sade Gilles de Rais'yi biliyordu ve onun katılığını değerlendirmişti. En dikkat çekici olan bu katılıktı: "Sonunda çocuklar ölü olarak yatıyor oldukları zaman onları kucaklıyordu... ve en güzel kafalara ve organlara sahip olanları seyrediyor ve bedenlerini vahşice yarıyor ve iç organlarını görmekten büyük bir zevk alıyordu."
Şu sözcükler son noktada beni titrememe olanağından çekip çıkarıyor: "Ve çoğu zaman... çocuklar öldükleri zaman karınlarına oturuyor ve onları bu şekilde ölürken görmekten zevk alıyordu ve Corillaut ve Henriet'in (hizmetçileri) söylediklerine göre bunlara gülüyordu... Sonunda son noktaya kadar tahrik olmak için, Rais hazretleri kendinden geçiyor ve yığılıyordu. Hizmetçiler odayı temizliyorlar, kanı yıkıyorlardı...ve efendileri uyurken söylediklerine göre "kötü koku"yu yok etmek için giysileri birer birer yakıyorlardı."
Sade Erzsebet Bathory'nin varlığından haberdar olsaydı hiç kuşkusuz çok etkilenirdi. (bkz: Kanlı Kontes: Erzsebet Bathory) Siabeau de Baviere hakkında bildikleri onu kendinden geçirmişti. Erzsebet Bathory onda vahşi bir hayvanı homurdanışına neden olurdu. Bu kitapta bundan sözediyorum ve bunu gözyaşları içinde yapabiliyorum. Bu üzüntü verici tümcelerin düzenlenmesi, Erzsebet Bathory adının çağrıştırdığı esritici soğukkanlılığın zıttındaki bilincim içinde gerçekleşmiştir. Burada sözkonusu olan vicdan azabı değildir, burada söz konusu olan, Sade'ın kafasında oluştuğu gibi, arzu fırtınası da değildir. Sözkonusu olan, bilinci, insanın gerçekten ne olduğunun temsil edilişine açmaktır. Hristiyanlık bu temsil karşısında gizlenmiştir. Kuşkusuz insanlar bütün olarak, her zaman gizlenmek zorundalar ama insan bilinci gurur ve alçakgönüllülük içinde, tutkuyla ama titreme içinde- doruktaki korkunçluğa açılmak zorunda. Sade'ın eserlerinin bugün kolay olan okunuşu, cinayetlerin sayısını -hatta sadist cinayetlerin sayısını- değiştirmedi ama insan doğasını bütün olarak kendinin bilincine açıyor!
Georges Bataille
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder