KIRYOLU
Martin Heidegger
Çev. Erdal Yıldız - Engin Yurt
DER FELDWEG
Burada çevirisi sunulan metin, Heidegger’in belki de felsefi ve edebi yazma tarzının en iç içe girdiği metinlerden biri olması açısından önemlidir. Heidegger’in çoğu felsefi eserini Freiburg’a yakın bir dağ kulübesinde yazdığı göz önünde bulundurulduğunda, onun felsefi düşünme ile doğaya yakın olma arasında doğrudan bir bağ kurduğu açık bir şekilde kendini belli eder. Bu yazı da, Heidegger’in kurduğu bu bağın en saf hâllerinden biri olarak okunmalıdır. Heidegger’in burada ortaya koyduğu düşünme tarzı, onun kehre döneminde kendini belli etmeye başlayan ve geç döneminde tamamen yer etmiş düşünmenin ilk esintilerini vermektedir.
Kıryolu, bahçe kapısından dışarı Ehnried’e doğru uzanır. İster Paskalya zamanında, serpilen ekinlerle uyanan çimenler arasında ışıl ışıl parlıyor olsun ya da ister Noel vakti kar yığınlarının altında en yakın tepenin ardında gözden kayboluyor, şato bahçesindeki yaşlı ıhlamur ağaçları duvarın üzerinden bu kıryolunu seyre dalarlar. Patika, Dörtyol ağzından sonra ormana doğru kıvrılır. Ormanın kıyısından geçerken, altında kabaca çatılmış bir bankın durduğu ulu bir meşe ağacını selamlar.
Bazen bankın üzerinde, gençliğin verdiği acemiliğin okuyup anlamaya çalıştığı, büyük düşünürlerden bazılarının şu ya da bu yazısı bulunur. Muammalar üst üste yığılıp hep birbirine dolandığında ve bir çıkış yolu yokmuş gibi gözüktüğünde, kıryolu yardıma koşar. Zira o, uçsuz bucaksız kıraç araziyi kateden kavisli bu yolda, yürüyen kişiye sessizce eşlik eder.
Zaman zaman, Düşünme bu yazılarda ya da kendi düşünme çabalarında sıkıştığında, kıryolunun kırda açtığı patikada yürür. Kıryolu, sabah erkenden ekinleri biçmeye giden çiftçinin adımlarına ne kadar hazırsa, düşünürün adımlarına da o kadar hazırdır.
Seneler içinde daha sık bir şekilde, yolun kenarındaki meşe ağacı erken oyunu ve ilk karara dair anılarımı akla getirir. Bazen ormanın derinliklerinde bir meşe ağacı balta darbesiyle devrildiğinde, baba hemen dikkatini ağaçlara vererek ormana girer ve şimdi kesilen ağaçların yokluğundan oluşan ormandaki güneşli aydınlık bölgeyi arardı, payına düşen odunları toplayıp atölyesinde kullanmak için. Zaman ve zamanda-gelip-geçicilik ile kendi ilişkilerini sürdüren çan ve saat kulesindeki işine mola verdiğinde, ormanın bu kısmında özenle bir şeylerle uğraşırdı.