Kulübe Güncesi: Yerleşiklik - Gezginlik

Fotoğraf: Oruç Aruoba


Yol, kendine bir yer bulamamış kişinin özlemidir. 
Kendi yerini yerleşiklikte bulamayan kişi, onu yolculukta arar. 


Yerini yitiren kişi, yola çıkmak zorundadır. 

Yerleşiklik, herbir yandan bağlandığımız, hepsi de gergin zincirlerin verdiği
 bir dinginliktir ancak -yani, bir sıkı kölelik ...


Yerleşiklikten rahatsız olan kişinin gezginlikte aradığı, aslında, 
yerleşebileceği bir yerdir: Düzenini bozarak gezginliğe çıkan kişi, 
kendi düzeninin peşine düşmüştür. 


Düşüncenin devinimi, düşünen kişinin devinmesidir ancak
-onunla gerçekleşebilir ancak: Yerleşik kişinin düşünceleri de durağan olur. 


Bir yerde ('bir süre için' diyerek) dinelen kişi için en büyük tehlike, o yere yakınlık duyması; o yeri, bütün yollarının sonu, bütün yönlerinin ereği sayması; yerleşebileceği bir yer saymasıdır -en büyük tehlike, huzurlu yerdir:-Mezardır orası ... Her bir yorgun yolcunun dineldiği yer, dinlenmiş bir yolcunun yola çıktığı yerdir. 


Yola çıkacak kişinin aşması gereken ilk ve en önemli engel, 
kendi yerleşikliğidir kendi yeri -kendisidir ... 


Ancak bir yeri terketmesi gerektiğini anlayan kişi, bir yola çıkabilir -ve tersi: ancak bir yola çıkması gerektiğini anlayan kişi, bir yeri terkedebilir. Bir yeri terketmesi gerektiğini anlayan kişi, daha çıkacağı yol konusunda hiçbirşey bilmese bile, yola çıkmasının gerekliliğini biliyordur -zaten, onu o yeri terketmesi gerektiği konusunda ikna eden de, o çıkması gereken yeni yoldur. 


Bir yola çıkan kişi, bir yerden bıkandır; bir yerde konaklayan ise, bir yolda yorulan
 -bu iki konum böylesine farklı


Yerleştiği yerde kendini yersiz hisseden kişi, çevresine bakınırken,
 yola çıkabileceği bir yön arıyordur -yerleşiklik, eninde sonunda, 
bir yola çıkaran bir yer; bir yöne yönelen bir yol olup çıkar.


Yerinin, 'söz konusu' bile olamayacağına gerçekten, temelden 'ikna' olmayan kişi, yola çıkamaz -çıksa bile, hep, eski yerinde kalacak olan aklı, yolu yürürken adımlarını dolaştıracaktır. Salt arayan kişi, ne yönü, ne yolu, ne yeri bulabilir: Ancak bir yerden ayrılabilendir, yolu bulabilen -ne aradığını 'bilen' değil, nereden ayrılacağına karar verebilen ... Sahici yerini bilmeyen kişi için, yön de yoktur, yol da -meğer ki, kendi yersizliğinden bir yön ve bir yol çıkara..


 Yeri yalnız kendi yeri, yolu yalnız kendi yolu olan kişi, ne yerinde ne yolunda, başka kişilere rastlamayacaktır. -rastladıkları da, hep, onun ne yerini ne yolunu anlayanlar olacaktır. 


Bir yeri terkederek bir yola çıkmanın gereği, kökten bir kararlılıktır -yerde de yolda da ne olursa olsun, yılmama; hep, sürekli, ilerleme kararlılığı ... Yerleşik olmaya dayanamayan kişinin yolu, hiçbir yere varmayacak bir yol olacaktır. 

Bir yeri, gerçekten ve toptan terketmeyen, yeni bir yola çıkamaz. (Tanrı Lut'a boşuna dememişti ya, "Geriye bakmayacaksın diye ... ) 


Nereye -ne yere-gittiğini, gideceğini, gitmek istediğini bilmeyen kişi için, her yol aldatıcıdır. Sürekli yolda olması gereken kişi -yeri yol olan kişi-, bir yere yerleşme isteğini her duyduğunda, kendini aldatıyordur. 


Bir yola çıkan kişi, 'kendisi'ni yanında taşımaz, bir çanta taşır gibi -'kendisi', hep, yanında değil, önündedir; yolun yöneldiği ama henüz ulaşamadığı bir yerde ... 


Bir yeri toptan terkedip yeni bir yola çıkan kişi, terkettiği yerdeki herşeyi -herkesi-mutlak bir biçimde terketmiş; çıktığı yolda rastlayacağı herşeyi -herkesi-de, mutlak bir biçimde kabullenmiş olmalıdır -sağlam yürümenin ilk koşuludur bu. 


Durum' yoktur artık; yön vardır -ve yürümek:
 'Durum' yerine 'Yürüm' ... 


Aslında yeri-yurdu olmaması gereken kişi, bir yerde yerleşmişse, bir yurtta konaklamışsa, hep yanlış bir yer, hep yanlış bir yurt olacaktır bu. Dengenin kurulabileceği tek yer, devinmenin, bir amaçlanan yere doğru olmasını, ve, bir yerde dinelmenin de, yeni bir devinmeye doğru olmasını gerektiren bir yer olurdu: Her yerin bir yola doğru; her yolun bir yere doğru olmasını sağlayabilecek, olanaklı kılacak bir şey -bir yön ... 

Aslında yeri-yurdu olmaması gereken kişi, bir yerde yerleşmişse, bir yurtta konaklamışsa, hep yanlış bir yer, hep yanlış bir yurt olacaktır bu. Dengenin kurulabileceği tek yer, devinmenin, bir amaçlanan yere doğru olmasını, ve, bir yerde dinelmenin de, yeni bir devinmeye doğru olmasını gerektiren bir yer olurdu: Her yerin bir yola doğru; her yolun bir yere doğru olmasını sağlayabilecek, olanaklı kılacak bir şey -bir yön ... 


Yol, iki yer arası değildir -yer, iki yol arasıdır. 


Yer görelidir; mutlak olan, yoldur .


Yer de, yön de, yol da, bilinçtir. 


Her)yerini, yeni bir yol kılmayı öğren -daha da iyisi, yolunu (hep) bir yer kılmayı. .. 


Yerini yol kılabilmiş kişi, yönünü yük olmaktan çıkarmıştır -hafif tir artık. .. 
-yersizlik, kalıcıdır. Kalıcı bir yer edinemeyen kişi için, kalıcılığın tek yeri, 
yoldur. Yerini yitiren, yeniden yerleşemez. 


Yeni yer yoktur. 

Özgürlük budur belki de: Sürekli bir yersizlik; sürüp giden bir yol... 

Yoktur yer; gideriz, geliriz; yoktur yer. 



Senin için yazıp çizdiklerimin anlamı, şunu öğrenmen olsun: 
İnsanın huzur bilmez bir gezginden başka birşey olmadığı. 
Erek karanlıktadır; onu tanımamıştır. Olsun varsın, önemli olan: Yolu bilir! 

Anna Grosser-Rilke Nie Verwehte Klaenge (1937) 1942, S. 264 


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder