Yakından Bakmak: Thoreau

          


"It was no longer beans that I hoed, 
nor that I hoed beans…” (Walden)


  Demek ki mesele sadece fasulyeler değilmiş.

 Bu kadar uzun soluklu bir Thoreau okuması yapacağımı düşünmüyordum, birkaç sene önce Walden ve birkaç seçki kitabı ile birlikte karşıma çıktığında şöyle bir göz atmak ve burun kıvırmakla yetinmistim. Yaşlı dostum, değerli büyüğüm Zeki Kırmızı da Thoreau okuduğunu ve çok buluşamadığını söylemişti. Hoş, ben onun yanlış kardeşiyim; yemyeşil bir devrimciyle buluştum en nihayetinde.


Yürüyüşlerimde duyularıma dönmeye bayılırdım. Ormanın dışında bir şey düşünüyorsam, ormanda ne işim var?


Doğada ince bir manyetizma olduğuna inanıyorum ki bilinçsizce ona teslim olursak bizi doğru yönlendirecektir.


Oraya ruhen ulaşmadan bedensel olarak ormanın içine bir mil yürüdüğümde paniğe kapılıyorum.


Bacaklarım hareket etmeye başladığında düşüncelerimin akmaya başladığını düşünüyorum.





Moralinizi yüksek tutmak istiyorsanız, fırtınalı havada veya tarlalarda ve ormanda derin karlarda uzun yürüyüşler yapın. Vahşi doğa ile başa çıkın. Soğuk, aç ve bitkin olun.


Ormanda her an kaybolmak şaşırtıcı ve akılda kalıcı olmasının yanı sıra değerli bir deneyimdir.


Doğanın sonsuz boş zamanlarında ve durgunluğunda tüm kaygıların ortadan kalktığı anlar vardır.


Bir keresinde bahçede çapa yaparken bir an omzuma bir serçe kondu ve bu durumda, giyebileceğim herhangi bir apoletle olmam gerektiğinden daha fazla ayırt edildiğimi hissettim.


Benim ruhumun parlak görünmez bir yeşil olması gerektiğini düşünüyorum.


İnsandaki vahşi asla tamamen ortadan kaldırılamaz.


Derin yaşamak ve hayatın tüm iliğini emmek istedim.


Thoreau

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder