"Oh-o-o-o that I never had been bor-r-r-r-n!”

 

çizim: Thoreau / Baykuş (1855)


Diğer kuşlar sustuğunda baykuşlar kontrolü ele alır, yas tutan kadınlar gibi kadim "u-lu-lu"larına başlarlar. Gece yarısının bilge kocakarıları! Bu baykuş sesleri şairlerin dürüst ve açık sözleri değil; şaka yapmıyorum, çok kutsal bir mezarlık şarkısı, cehennem bahçelerinde göksel aşkın sızılarını ve tatlarını hatırlayan intihar etmiş aşıkların birbirlerini teselli edişidir. Yine de orman boyunca yankılanan ağıtlarını, kederli yanıtlarını dinlemeyi severim; sanki müziğin karanlık ve acıklı bir yanıymış gibi, söylenmeye can atan pişmanlıklar ve iç çekişlermiş gibi bana kuşların müzik ve şakıyışlarını hatırlatır. Bunlar, bir zamanlar geceleri insan şeklinde dünyada dolaşıp karanlık şeyler yapmış, şimdiyse günah işlemiş oldukları yerde ağıt dolu şarkıları ve mersiyeleriyle günahlarının cezasını çeken melankolik, aşağılık ve günahkar ruhlardır. Bana ortak meskenimiz olan doğanın çeşitliliği ve kapasitesine dair yeni bir fikir veriyorlar. Gölün bu tarafındaki bir tanesi ''Aaaah keşke hiç dooooğmamış olsaydım!" diye iç çekip umutsuzluğun verdiği huzursuzlukla daireler çizerek gri meşelerin üzerine tüneye gidiyor. Sonra daha uzaktaki bir tanesi ürkek bir samimiyetle "Keşke hiç dooooğmasaydım!" diye cevap veriyor, uzaktan Lincoln ormanından hafif bir "doooğmamış" duyuluyor. Bir çizgili baykuşun serenatlarını da dinledim. Yakınınızdayken Doğadaki en melankolik ses olduğunu düşünebilirsiniz, sanki Doğa ölmekte olan bir insanın inlemelerini, çağlayan ahenkliliğin etkisiyle daha korkunç görünen karanlık vadiye girerken umudu arkasında bırakmış ve insan hıçkırıklarıyla bir hayvan gibi uluyan, ölümlülüğün zavallı zayıf bir kalıntısını kalıplaştırıp korosunda kalıcı bir yer vermek istemiş gibi.

*

Walden / Thoreau

*

XXX🕯🕯

*


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder