Dünyada düşçülüğe çağıran nesneler arasında, en büyük imge yaratıcılardan biri alevdir. Alev bizi hayal etmeye zorlar. Bir alevin karşısında hülyalara dalındığında, duyularla algılanan şey, hayal edilenin yanında bir hiçtir.
Küçük ışığın hülyaları bizi aşinalıklarımızın tavan arasına götürecektir. Sanki içimizde öyle karanlık köşeler vardır ki, buralar ancak titrek ışıklara izin vermektedir. Duyarlı bir yürek kırılgan değerlerden hoşlanır. Bu yürek mücadele eden değerlerle, dolayısıyla karanlıklara karşı mücadele eden cılız ışıkla arasında bağ kurar, yakınlık kurar. Dolayısıyla küçük ışık'a dair tüm hülyalarımız günümüz yaşamında psikolojik bir gerçekliği korumaktadır. Bu hülyaların bir anlamı vardır; bir işlevleri olduğunu bile rahatlıkla söyleyebiliriz. Gerçekten de bu hülyalar, hayalperest varlığı, muamma duygusunu kışkırtmadan, usul usul, doğal olarak sorgulamak için gereken bütün bir imgeler aparatını bilinçdışına dair bir psikolojiye temin edebilir. Küçük ışık karşısında daldığı bir hulya sayesinde hayalperest kendini evinde hisseder. Hayalperestin bilinçdışı, hayalperest için bir tür kendi evidir. Hayalperest! -varlığımızın bu ikizi, düşünen varlığın bu alacakaranlığı, küçük ışıktaki bir hülyada, var olma güvenliğine kavuşur. Kendini küçük ışığın hülyalarına emanet eden kimse, şu psikolojik hakikati keşfedecektir: Sakin bilinçdışı, kabussuz bilinçdışı, hülyasıyla denge içindeki bilinçdışı tamı tamına ruhsallığın alacakaranlığıdır; daha doğrusu, alacakaranlığın ruhsallığıdır. Küçük ışığın imgeleri bize mahrem görüntünün bu alacakaranlığını sevmeyi öğretir. Kendini, düş gören varlık olarak, düşüncenin aydınlıklarından uzak biri olarak kabul etmek isteyen hayalperest, böylesi bir hayalperest, kendi hülyasını sevdiği andan itibaren, bu ruhsal alacakaranlığın estetiğini formüle etmeye çalışır.
Bilinçteki ışık-gölge ayrımının bilincinde öyle bir mevcudiyet -süren bir mevcudiyet- vardır ki, varlık orada uyanmayı- bir varlık uyanmasını bekler. Jean Wahl bunu bilir. Tek bir dizede ifade eder:
'Ey küçük ışık, ey kaynak, şefkatli şafak'
Gaston Bachelard
*
*
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder