"Henry David Thoreau her zaman evin kapalılık duygusundan çok, olağandışı şeffaflığına düşkün görünür. Ne zaman bir serçe ya da tarla faresi barakasına girmeyi başarsa, ki bunun pek de marifet olmadığı anlaşılıyor, Thoreau mutlu olur. Duvarlarındaki budak deliklerinden ve yarıklardan rüzgâr ve güneş ışığının serbestçe geçişini o kadar sever ki iç sıvayı yapmak için kasım ayının dondurucu soğuklarını beklemiştir.
Barakası "öylesine hafifçe kapalı"dır ki, Thoreau "Hava almak için dışarı çıkmama gerek yoktu çünkü içerideki atmosfer taze liğinden hiçbir şey kaybetmemişti. En yağmurlu havalarda bile oturduğum yer içeride olmaktan ziyade bir kapının arkasındaydı," der. Thoreau'nun hayallerinin evi sanki peyzajın içinde kaybolmak istiyordu; duvarlarını ne kadar ince yapsa yetmiyordu ve içerisi ile dışarısı arasındaki aşırı medeni ayrımı sadece hor görüyordu. "En iyi odası" olarak adlandırdığı yer aslında bir oda bile değil, "evimin arkasındaki çamlıktı. Yaz günleri önemli misafirler geldiğinde onları oraya götürürdüm ve emeğinin karşılığı ödenemez bir temizlikçi yerleri süpürür, mobilyaların tozunu alır ve ortalığı toplardı."
Thoreau'nun kendi kulübesinin pencereleri pek de özel değildi. Yazı yazdığı masanın durduğu uzun duvara işaret eden tek bir çift tarafli giyotin pencere, muhtemelen Walden'daki evin kasvetini gidermek için pek bir işe yaramamıştı. Ama Thoreau'nun hayali mimarisi, inşa edebildiğinin çok daha ötesindeydi ve çok daha etkili olacaktı. "Öylesine hafifçe kapalı" olan binasının iskeletinden geçen esintiyi o kadar seviyordu ki o sonbaharda kulübesinin duvarlarını sıvamak için son ana kadar bekledi. Yazı masasını ve evdeki diğer eşyaları dışarıya çıkarıp evin içini dışına getirdiği Walden'da temizlik gününü unutulmaz bir pasajda anlatmıştı. "Bu eşyaların üzerine güneşin vuruşunu görmek için bile değerdi," diye yazmıştı, "ve özgür rüzgârın üzerlerinden esişini duymak için; en aşina olduğumuz eşyalar bile evin içinde değil dışarıda çok daha ilginç görünürler."
Thoreau doğaya yönelik bir şeffaflık ve açık bir planı, "içi bir kuş yuvası kadar açık ve görünür bir ev"i savunuyordu."
Michael Pollan
*
*
"Thoreau, kulübesini bir çalı topluluğuna yaslayarak, dışarıya, hafifçe aşağıya doğru bir görüş sağlamak için Walden Göleti'ne bakacak şekilde inşa etti.
Thoreau'nun kulübesi ve manzaradaki kasıtlı konumu, doğrudan çevresini gözlemlemek, kaydetmek ve meditasyon yapmak için bir enstrümanın yerleştirilmesiyle karşılaştırılabilir - vücudun duyusal uzantısı olarak kulübe.
Kulübenin geniş açılı görüşünü, görüş alanını bir kamera çerçevesi gibi odakladı. Gerçekten de Thoreau, bir haritacının hesaplanmış becerileri ve bir şairin sezgisel duyarlılığı aracılığıyla kulübesini hizaladı. Sahne Walden'ı yazmak için hazırlandı.
Thoreau iki yıl, iki ay ve iki gün boyunca “orman aynasının” gözlerinin içine baktı: “Bir göl, manzaranın en güzel ve etkileyici özelliğidir. Seyircinin kendi doğasının derinliğini ölçtüğü, dünyanın gözüdür.”
Thoreau'nun kabini basit bir iğne deliği kamerasına - karanlık odaya- benzetilebilir."
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder