"Depresyon çemberinde devinip duran herkese yabancı bir lisan öğrenmelerini tavsiye ederim. Yeni kelimelerle insan kendini yeniden güçlendiriyor ve yeniliyor. (37 yaşında) Eğer Fransız diline hırsla yapışmasaydım, belki de intihar etmiş olurdum."
“Bir yazarın başına gelebilecek en büyük, en feci kazadır bu. Bunun yanında tarihi felaketler bile hiç kalır. 1947’ye kadar Rumence yazdım. O yıl, Dieppe yakınında ufak bir evdeydim ve Mallarmé’yi Rumence’ye çeviriyordum. Birden kendi kendime, “Ne saçmalık bu! Mallarmé’yi hiç kimsenin tanımadığı bir dile çevirmenin ne hayrı olabilir?” dedim. Öylece, dilimden vazgeçtim. Fransızcayı yazmaya koyuldum ve çok zor bir şey oldu bu, çünkü mizaç itibariyle Fransız dili bana uymuyor: Bana vahşi bir dil, bir ayyaş dili lazımdır. Fransızca benim için bir deli gömleği gibi oldu. Başka bir dilde yazmak dehşet verici bir tecrübe. Kelimeler üzerinde düşünürsünüz, yazı üzerine düşünürsünüz. Rumence yazdığım zaman, farkına varmadan yapıyordum bunu; en basit deyişle, yazıyordum. O zaman kelimeler benden bağımsız değillerdi.
Fransızca yazmaya koyulduğum zaman, bütün kelimeler bilincime kendilerini dayattılar; önümdeydiler, dışımdaydılar, hücrelerindeydiler ve ben gidip onları alıyordum: “Sen, şimdi; şimdi de sen!” Paris’e geldiğimde yaşadığım, hiçbir başka tecrübeye benzemeyen bir tecrübeydi. Quartier Latin’deki küçük bir otele yerleştim; ilk gün telefon etmek için resepsiyona indiğimde, otel görevlisini karısı ve oğluyla yemek menüsünü tartışırken buldum: Bir savaş planı hazırlar gibiydiler! Hayretten ağzım açık kaldı:
Romanya’da her zaman bir hayvan gibi beslenmiştim; yani bilinçsizce, yemek yemenin ne demek olduğu üzerine hiç düşünmeden, Paris’te yemek yemenin bir ayin, bir uygarlık işi, neredeyse felsefî bir tavır alış olduğunun farkına vardım… Aynı şekilde yazmak da, Fransızca da, Rumence yazdığım zamanki gibi içgüdüsel bir iş olmaktan çıktı ve tıpkı masum bir biçimde yemek yemeyi bırakmam gibi, bir düşünüp taşınma boyutu kazandı… Dil değiştirerek geçmişi de tasfiye etmiş oldum: Bütünüyle yaşam değiştirdim. Şimdi bile, hiçbir şeye bağlı olmayan, köksüz, bir sera diliyle yazıyormuşum gibi geliyor.”
Cioran
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder