Eski Camii, Edirne, 1956 "Allah ve Kadınlar" ( Ara Güler)
Bu fotoğrafın tartışılmaz büyüsünün nereden geldiğini sık sık düşünmüşümdür; kazandığı büyük ünün, fotoğraf tarihinin en tanınmış kareleri arasına girmesinin nedenlerini... Türk fotoğrafının olduğu kadar dünya fotoğrafının da en ünlü yapıtlarından biridir Allah ve Kadınlar. Baskıları müzelere, ünlü koleksiyonlara alınmış (Fransa'da Bibliotheque Nationale, ABD'de Sheldon Memorial Art Gallery hemen aklıma gelenler); sergilere, yayınlara, kitaplara girmiş. Yapımcısının ününü aşan bir ün ve yaygınlık kazanmış. Taklit edilmek istenmiş; birçok ünlü fotoğrafçı, gelip Edirne'de, Eski Cami'deki yazını çevresinde dolaşmışlar. Ama boşuna; bir benzeri daha çekilememiş. Nedir dersiniz bu fotoğrafın gizi? Ya da 'şeytan bunun neresinde?'
Malraux'nun, bir televizyon söyleşisinden anımsadığım ve kaynağını tam olarak bilmediğim bir düşüncesi var. Aşağı yukarı şöyle diyor ünlü düşünce adamı: "Sanat olgusunu açıklamaya yönelik çabalar, kaçınılmaz biçimde, sanat yapıtının yanına düşerler; açıklamada eksik, yetersiz kalırlar." Allah fotoğrafının gizini açıklamak da, sanırım Malraux'nun düşündüğü gibi olanaksızdır. Açıklanacak, anlaşılacak bir yanı yok bu fotoğrafın; tüm gerçek sanat yapıtları gibi duyulacak yanları, heyecan, duygu, gizem yükleri var. Ve olsa olsa ne söylediği değil, nasıl söylediği konusunda konuşabiliriz, düşünebiliriz.
Dört ana öğe var bu fotoğrafta. Eski ve görkemli bir taş duvar; olağanüstü güzellikte bir duvar yazısı (Alain Gheerbrandt'a göre: ürpertici bir graffiti'dir bu); bir taş seki ve çarşaflı iki kadın, iki canlı kara leke. Kat kat anlamlarla, çağrışımlarla yüklü, dört yalın ve çarpıcı görüntü. Bir japon ozanı bunlarla bir hai-ku söyleyebilirdi; tanrıya, geçmişe, zamana ve yaşama derinlemesine göndermeler yapan bir kısa şiir kurabilirdi. Bir türk fotoğrafçı/ozan'ı da bir fotoğraf çekmiş, bu dört öğeyi bir arada, karşısında bulunca. Eski Cami'nin o görkemli duvarı önünde, Allah yazısını dibinde o iki kara lekeyi görünce, Rolleiflex'ini sessizce kurmuş, usulca yaklaşmış (çekimi nasıl yaptığını Ara Güler bile anımsamıyordur belki ama ben tahmin edebiliyorum). Ve çekmeye başlamış. Bir av geriliminin doruğunda, beş on saniyelik bir yaratı süresince yakalanan altı kare. Küçük açı farklarıyla, ama aynı dört öğeyle oluşturulmuş altı şiir istifi.
Samih Rifat'ın
Akla Kara Arası kitabından
Akla Kara Arası kitabından
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder