"Not etme"de şimdiye ait küçük bir parçayı, gözlemimize, bilincimize sıçradığı biçimiyle yakalamak gereği vardır. Not etmenin itkisi önceden kestirilemez türdendir. Demek ki not etme bir dış etkinliktir: Benim masamda olan değil de sokakta, kahvede, dostlarla birlikteyken olan etkinliktir.
Not Defteri :
Bir not etmenin mikro tekniği önemsiz görünebilir ama ben bunu bir kenara atmak istemiyorum: Bir kere büyükçe olmayan bir not defteri gerekir. (Peki ya ceplerin durumu? Modern giysi, ceketlerin artık kullanılmaması - Flaubert'in boyu eninden uzun, güzel deri taklidi kaplı siyah not defterleri; Proust'un not defterleri.Yazları daha uzun not alınır.)
Kalem: Yaylı tükenmez kalem, kapaksız olduğu için kapak çıkarıp takmaya gerek yoktur.
Şunu demek istiyorum:
Bir tek ve bağımlı bir jestin imgesi söz konusudur burada: Tıpkı bir gangsterin colt tabancasını çekmesi gibi not defterlerinin anında (uygun sayfada) çıkarılması ve yazanın çiziktirmeye hazır beklemesi.
Bir not etme pratiğinin gerçekleşmesi, bir tamlık, bir iyi kullanım duygusu vermesi için bir tek koşul geçerlidir: Zamanı olmak, çok zamanı olmak.
Burada bir paradoks vardır: Notun zaman almadığı, nerede olsa, ne zaman olsa not alınabileceği düşünülebilir; not alma gezinti, bekleme, toplantı vb. gibi önemli bir başka etkinliğe ek olacaktır ancak. Oysa, deneyim bize "fikir" sahibi olmak için "müsait", serbest olmak gerektiğini göstermiştir. Ancak bu da güçtür, çünkü insan not defterini sürekli olarak cebinden çıkarmak için özellikle gezintiye çıkamaz. (verimsizleştiricidir bu), ama serbest olmanın bir ağırlığının bulunması gerekir, bu da bir humus işlevi görür. Dalgalanan dikkat türü söz konusudur burada:Yani dikkat üzerinde yoğunlaşmamalı, ama yine de yan olaylara da çok fazla yönelmemelidir. Bu da sonuçta: kahve teraslarında geçirilen biraz boş (isteyerek boş) bir yaşamdır.
Bir bakıma: Rantiye etkinliğidir. (Flaubert, Goncourt, Gide): Bir ders hazırlamak not etmenin karşıtıdır.
Bu paradoksun mantığı: Not etmeye kendini kaptıran kişi, en sonunda, başka her türlü yazı girişimini reddedecek noktaya gelir (Not etmeyi bir yapıt hazırlığı olarak alsak bile): İnsan yolundan şaşmamalıdır. Nihil nisi propositium. (kendime önerdiğim şey dışında hiçbir şey)
...buraya kadar not etmeden, bir şeyi anında yakalama olarak söz ettim; sanki görülen, gözlemlenen şey ile yazılan şey arasında anlık bir uyum varmış gibi.
Not etmek neye yarar?
sorusunun yaratacağı duraksama, çöküntü: anlamsızın her zaman için tehlikeli bölgesidir burası. Not etmenin bunu saptama gücü olmadığında; çünkü neye yarar ki? diye düşünülmektedir. Öyleyse yazmak niye? (işte bu açıdan çöküntü söz konusudur) İşe yaramaz, önemsiz iki şey vardır:
1- yazı dışında hiçliğin içine düşen işe yaramazlık, =boş şey,
2- Yazıyla saptanan işe yaramazlık
Cioran Varolmanın Ayartısı'nda şöyle der: "Neden onu görmezden geliriz? işe yaramazlık dünyanın en zor şeyidir, burada bilinçli, edinilmiş, gönüllü işe yaramazlıktan söz ediyorum."
Kuşkusuz not edilebilir olan (yapısal özelliklidir) öznenin durumuna, kimliğine, başkalığına bağlıdır... Marakeş'teyim: zifiri karanlık bir odada, yatağın üzerine çökmüş, kir pas içinde bir buda gibiyim... Not ediyorum; ama o anda yan anlam olarak da yabancılık durumumu saptıyorum.
-
kısa biçim olarak alınmış Not, daha teknik bir anlatımla şöyle tanımlanabilir: Alınmış olan not, özetlenemeyecek olan şeydir.
Kendimi Not Etme Kuramıyla sınırlayarak, şu kanıtı ileri sürmek istiyorum: Not etmenin ortaya çıkması, bir tümcenin ortaya çıkması demektir. Not etmenin itkisi, hazzı =bir tümce oluşturmanın itkisi, hazzı.
Sanatçının görevi, insanlar arasında belli anlarda orada bulunmaktır. (Yazarın güzel ve tuhaf tanımı: "Orada Bulunmak", sanki rastlantıyla seçilmiş gibi; yazar bazı "tanrısal esinlerin bir tür büyülü aracısıdır, bir tür tinsel röportajcıdır.)
Romanın Hazırlanışı
sf. 167 - 185
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder