(yazı: octavio paz)
Pessoa, 1888 yılında Lizbon'da doğar.Babasının ölümüyle daha çocuk yaştayken yetim kalır. Annesi sonra tekrar evlenir.1896 yılında, annesinin Portekiz konsolosu olan eşinin görevi nedeniyle, hep birlikte Güney Afrika'daki Durban'a göçerler. Pessoa orada ingiliz eğitimi alır. Zaten iki dilli olan şairin düşünce ve eserlerindeki anglosakson etkisi kendisini sonuna kadar hissettirecektir. 1905 yılında Kap şehrindeki üniversiteye gitmek ister, ama bu olanağı bulamaz ve Portekiz'e geri dönmek zorunda kalır. 1907 yılında Lizbon'daki üniversite öğrenimini yarıda bırakarak bir matbaa kurar. Sonuç: "Hüsran" Bu kelime ondan sonra hayatının birçok evresinde ortaya çıkacaktır. Ardından yurt dışı yazışmanı, yani Fransızca ve İngilizce iş mektuplarını ayaküstü yazıveren biri olarak çalışır. Ömrünün büyük bölümünde yaptığı bu işle geçinir. Üniversite kapıları onun önünde sadece bir kere, o da sonuna kadar olmadan açılır; ama Pessoa, çekingenliğinin vermiş olduğu gururla bu teklifi reddeder. Çekingenlik ve gurur dedim: aslında isteksizlik ve gerçeklik demeliydim. 1932 yılında bir kütüphaneye arşivci olarak girmek ister, ama oradan da geri çevrilir. Bütün bunlara rağmen hayatında bir başkaldırı yoktur, tam tersine sadece kibirlilik gibi gözüken alçakgönüllülük.
Afrika'dan geri döndükten sonra Lizbon'u bir daha terk etmez. Önce, evde kalmış, yaşlı teyzesi ile deli büyükannesinin yanında, bir süre de tekrar dul annesiyle birlikte yaşar. Taparcasına sevdiği annesi öldüğünde otuz yedi yaşındadır. Hayatının geri kalan bölümünü kah orada kah burada geçirir.Arkadaşlarıyla caddelerde ve kafelerde buluşur. Eski kent merkezindeki tavernaların ve lokantaların yalnız içkicisidir.
...Angloman (ingilizce yazılmış her şeye tutkuyla bağlı kimse), miyop, nazik, utangaç, siyah elbiseler giyen, çekingen ve basit, milliyetçilik dersleri veren bir kozmopolit, önemsiz şeylerin törensever araştırmacısı, hiç gülmeyen ve damarlarınızdaki kanı donduran, başka şairlerin kaşifi, içtiğimiz su ve aldığımız nefes kadar berrak paradoksların yazarıdır o; gizemi uygarlaşmamış gizem dolu birisi, öğle vakti gökyüzünde ay gibi gizem dolu. Portekiz öğlesinin suskun hayali: Kimdir bu Pessoa?
Resmi hayatı yarı karanlıktadır. Alelacele edebi çalışmaları belirgin isteksizlik dönemleri izlemekteydi. Oldukça az olan çalışma hırsı ise bir kriz gibi gelip geçiciydi- bunu da resmi edebiyat çevrelerini şaşırtmak için yapıyordu; buna rağmen yalnız başına yürüttüğü çalışmalarına sadıktı. Bütün büyük çılgın insanlar gibi hayatını hiç yazmayacağı eserlerin planlarını yaparak geçiriyor ve yine güç istencinin az bulunduğu kişilerde görüldüğü gibi tutkulu ve esinli anlarında, patlamamak ya da delirmemek için, neredeyse gizemli bir şekilde, büyük planının kıyılarında her gün bir şiirini, bir yazısını, bir gözlemini kağıda döküyordu. Ode Maritima'daki lirik şiirlerinde ve "Walt Whitman'a Selam" şiirlerinde kederli bir eşcinselliğin izleri vardır. Bu büyük şiirler on beş yıl sonra Garcia Lorca'nın "Şair Newyork'ta" sını haber verir gibidir. Dağılma ve toplanma. Hepsi aynı mührün izini taşıyorlar: Bütün yazılanlar, onda bastıran bir ihtiyaç nedeniyle yazılmıştır.Zaten bu ihtiyaçtır, gerçek yazarı sadece yetenekli olandan ayıran.
(...)
Bir şey unuttum mu? Tabii ya, 1935'te Lizbon'da akciğer yetmezliğinden ölür. Eserlerinin çoğu henüz yayınlanmamıştır. (Ardında bıraktığı bir sandıktan çıkan belgelerin sayısı 27.543'tür: yazı, mektup ve kendi elinden çıkmış tüm yazılı belgeler)
" I know not what to tomorrow will bring. "
28 Kasım'da ateşi çıkan ve şiddetli karın ağrıları yaşayan Pessoa, Lizbon'daki Hospital Sao Luis dos Franceses'e yatırılır. Ertesi gün aklındaki son cümleyi kurşun kalemle ingilizce olarak not eder:
"Yarının ne getireceğini bilmiyorum."
Yarın ölümü getirir. 3O Kasım saat 20:30'da yanında doktor Jaime Neves, arkadaşı Franciso Gouveiea ve Victor Carvalho bulunduğu bir sırada yaşamını yitirir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder