Gilles de Rais

Gilles de Rais'nin Şatosu

Dahhak 

Doğu  efsaneleri arasında, beslenmek için her gün iki çocuğun beynini yiyen bu amansız hükümdarın öyküsü kadar karanlık bir örneğe rastlanmaz dense yeridir. Çocuğun etinden, teninden yararlanma güdüsü bize ne denli çizgidışı gözükürse gözüksün, kimi ünlü örnekler anımsanacak olursa, yalnızca karabasanların düzlemine aitmişçesine ele alınacak konu değildir:  XVI. yüzyıla damgasını vurmuş Gilles de Rais olayı, yaklaşık dört yüzyıl sonra ışığa çıkarılan belgeler eşliğinde, Dahhâk efsanesinin Batılı bir versiyonuyla karşıkarşıya olmadığımızı, düz gerçeğin inanılması güç duvarına çarptığımızı kanıtlamıştı: Gilles de Rais, simsiyah bir sisin içinden fırlayan o beysoylu, şatosunun çevresindeki köylerden kaçırttığı çocukları her bakımdan tüketen, sapkınlığın doruğuna taht kurmuş bir “çocukobur"du. “Ogre" imgesi, belki bundan, Cheissex’den Tournier’ye pek çok Avrupalı yazarın imgelemini tırmalamış, özellikle Tournier’ye en tehlikeli sayfalarını yazdırmıştır. Bir de, aynı bağlamda, Pasolini’nin Gilles de Rais ile Sade’ı faşizm bağlamında yeniden okumayı denediği filmi “Salo ya da Sodome’nin 120 günü”nü unutmamak gerekiyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder