Çığlık ile doğarız, yaşama bir çığlık ile gelir ve belki de bende bu, aşk, yaşama korkusu ile ölüm korkusu arasındaki bir sinek ağından ibarettir. Bu benim esas takıntılarımdan biriydi. Resmettiğim erkeklerin hepsi en uç durumlardaydılar ve çığlık onların acılarının adeta bir transkripsiyonuydu. Hayvanlar korktuğunda veya acı çektiklerinde çığlık atarlar, çocuklar da öyle. Lâkin erkekler daha ketum ve daha ürkek bu konuda. Aşırı acı durumları hariç ağlamaz veya çığlık atmazlar. Bu dünyaya bir çığlık ile geliriz ve sık sık bir çığlık ile ölürüz. Belki de çığlık insan durumunun en doğrusal sembolüdür.
francis bacon
Picasso benim resim yapmamın nedenidir. Bana resmetme dileği veren baba figürüdür. 1929’da tamamıyla devrimsel eserler gördüm; “Le Baiser” ve “Les Baigneuses”.
le baiser, 1929
Figürler organik. Onlar “The Crucifixion”da benim ilham kaynaklarımdı.
Three Studies for Figures at the Base of a Crucifixion
Picasso görünüş kurallarını tersine çeviren figüratif resimler yapan ilk kişiydi; geleneksel kodları kullanmadan, biçimin temsili gerçeğine saygı duymadan, biçim beyne girmeden, doğrudan gözden mideye insin diye gösterimi daha kuvvetli ve daha doğrusal yapmak için yeni bir irrasyonalite kullanan bir görünüm dile getirdi.
Desenler / Picasso
Picasso bütün bu sistemlere kapıyı açtı. Ben o kapı kapanmasın diye araya ayağımı sokmaya çalıştım. Picasso, içinde Rembrandt, Michelangelo, Van Gogh ve bilhassa Velâzquez'i kapsayan dâhiler kastından biriydi. Velâzquez ondan beklenen ideal illüstrasyon ile izleyicide uyandırdığı kapsayıcı hissiyat arasında mükemmel dengeyi bulmuştu. O sadece İspanyol sarayının bir fotoğrafçısı değil, aynı zamanda İspanyol sarayında insan ruhu psikanalistiydi. Her bir portresinde karakterlerinin yaşamını ve ölümünü bulursunuz. Tıpkı başlangıçtan sona uzanan bir çizgi gibi. Lâkin hepsini tepe taklak eden Picasso’ydu!
*
bak:
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder