Geçmek (ah yaşamak, hep yaşamak!)
geride bırakmak cesetleri...
...
Yanıt olarak deniz,
Acele etmeden, oyalanmadan,
Bütün gece fısıldadı kulağıma, gün doğana dek, açıkça
O yumuşak, o tatlı ölüm sözcüğünü,
Ve yine ölüm, ölüm, ölüm, ölüm,
Ne kuşunkine ne de benim coşmuş çocuk yüreğimdekine benzeyen tatlı bir
fısıltıyla,
Sokularak yakınıma, ayağımın dibinde, özel bir şeymiş gibi usulca söyledi
Ayağımdan tırmanarak kulağıma gelen ve benliğimi sarıveren sözcüğü
Ölüm, ölüm, ölüm, ölüm, ölüm.
Asla unutmuyorum,
Ama şeytan kardeşimin bana Paumanok'un gri kumsalında söylediği şarkıyı
Yüreğimde uyanan binlerce şarkıya katıyorum,
O an içimde kendi türkülerim uyandı,
Ve onlarla birlikte anahtar, dalgaların arasından gelen sözcük,
En tatlı türkünün, bütün türkülerin sözcüğü,
Ayağımdan tırmanarak kulağıma gelen,
(Ya da tıpkı bir şey söylemek istercesine beşiğini salladığı bebeğin üzerine
eğilen yaşlı bir kadın gibi)
Denizin bana fısıldadığı
O güçlü, ve enfes sözcük.
W.W.
W.W.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder