Gauguin'in 1890-1901 arası Tahiti'deki kulübesinin kapısı için yaptığı oyma tahta panolar - Sanat, Hayat'la bunca çakıştığında arı bir görünüm kazanıyor.
"Zevk Evi"nin kapısının etrafını ve cephesini kuşatan tahta kuşaklarda bir cennet mekân tasarısı canlanıyor: Aşk, Doğa, Ten'in utkusu.
"Gizemli Olunuz" diyor kadınlara Gauguin:
"Âşık Olunuz ki, Mutlu Olasınız".
Tahiti'de, ömrünün son perdesini oynamak için döndüğü öteki dünyada, ardında bıraktığı ölü dünyadan böyle soyunuyor ressam. Hristiyanlığın yaklaşık iki bin yıldır süren ağdalı estetika'sından demir almış bir göz bu - mirasa kafa kaldırıyor: Freskoların, retablelerin geçmişe ağdığı an.
Gauguin'le gerçekten yeni bir çağ açıldığını gösteriyor, "Zevk Evi"nin kapı kuşakları. Rönesans kapılarından beş yüzyıl sonra, artık, yeni bir parametre ile karşıkarşıyayız.
Altını, gümüşü, bronzu, kristali, mineyi çalışmış Doğu ve Batı uygarlıkları, Gauguin'le Okyanusya'dan, Matisse-Braque-Picasso üçlüsüyle Afrika'dan yeni, sert bir rüzgâr alacaklar Modernlerin tahtayı bir daha keşiflerinde manifesto niteliği göze çarpıyor. El ağaca, Doğa'ya dönerken bütün rokoko yükünden, rüküş süsçülüğünden çekip çıkarıyor Sanatı.
Gauguin'in ıhlamuru oyan elleri bir başlangıç. Beuys'a kadar herkes biraz da bu davranıştan devralmıştır devralacağını.
E.B.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder