Banville, Camoens'in mumunun sönmüş olduğunu, şairin şiirini kedisinin gözlerindeki ışıltıyla yazmaya devam ettiğini anlatır.
Kedisinin gözlerindeki ışıltıyla!
Yumuşak ve hassas ışık! Her türlü sıradan ışığın ötesine inanır gibi inanmak gerekir buna. Mum artık yoktur, ama vardı. Mum gece nöbetine başlamıştı, o sırada şair de şiirine başlıyordu.
Mumun karşısında, esin ateşi içinde, şair, kendi yaşamını, ateşli yaşamını dize dize ortaya seriyordu. Masanın üzerinde her nesnenin kendi halesinin ışıltısı vardı. Ve kedi oradaydı, şairin masası üzerine oturmuştu. Sahibine bakıyordu, efendisinin kâğıdın üzerinde kayan eline. Evet, mum ve kedi, alev alev gözlerle şaire bakıyorlardı. Yalnız çalışan birinin aydınlatılmış masasından ibaret bu küçük evrende bakıştan başka bir şey yoktu. Bu durumda herhangi bir şeyin bakışın atılımını, ışığın atılımını muhafaza etmemesi mümkün müydü? Birinin azalışı, diğerlerinin işbirliğindeki bir artışla telafi edilir.
Dahası, zayıf varlıkların "öte"leri, güçlü varlıklarınkinden daha incelikli, daha az kabadır. Mum-olmayan'ın yalnızlığı, mumun yalnızlığıyla karşıtlık oluşturmadan var olmaya devam eder. Dünyada mevcut ve değeri için sevilen her nesnenin, hiçlik hakkı vardır. Her varlık, var olmanın birazını, kendi varlığının gölgesini, kendi varlığını var-olmayanına [non-être] boşaltır.
Bu durumda, bir ultra-düşler filozofunun varlıklarla var olmayanlar arasında kurduğu uyumların nazikliği içinde, bir kedinin gözünün varlığı mumun var-olmayanına yardım edebilir. Gecenin içinde yazan bir Camoens'i seyretmek ne muhteşemdir! Böyle bir seyrin kendi suresi vardır. Şiirin kendisi sonuna varmak, şair hedefine erişmek ister. Mumun tükendiği anda, nasıl olur da bir kedi gözünün ışık taşıyıcısı olduğu görülmez? Mum yok olup gittiginde Camoens'in kedisinin yüreği elbette ürpermemiştir. Kedi, bu gece bekçisi hayvan, bir gözü açık uyuyan bu tetikte varlık, dehanın şairin yüzünü aydınlattığı ışıkla uyum içinde gece nöbetine devam eder.
Gaston Bachelard
*
kedi için bak:
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder