Mum Yakana Kılavuz: 🕯 (Şem)



"Şem‘; Arapça bir kelime olup mum, balmumu, aydınlanmak için yakılan herşey, çerağ, kandil manalarına gelir. Arapça “şem’, kandîl/kandîl/kanzîl, fetîl/fetîle”, Farsça “mûm, çerâg” kelimesinin Türkçe karşılığı “mum”dur. 

  Şem‘, aşağıdaki kelimelerle birlikte tamlama  oluşturarak “güneş” anlamını  verir:  Şem‘-i âsmân,  şem‘-i  âftâb,  şem‘-i encüm,  şem‘-i hâver,  şem‘-i rûz-ı  rûşen,  şem‘-i zer-endûde-i firûze-legen,  şem‘-i zümürrüd-legen,  şem‘-i sipihr,  şem‘-i gerdân-ı  sipihr,  şem‘-i çarh-ı  revân,  şem‘-i subh,  şem‘-i kâfûrî-i 

 Şem‘ kelimesi  şu tamlamalar  ile de “ay” anlamında kullanılır: 

şem‘-i âsmân,  şem‘-i âsmânî,  şem‘-i felekî,  şem‘-i kâfûrî,  şem‘-i  şeb-efrûz,  şem‘-i âlemtâb.

 Bu kelime tasavvufî anlamlar da içerir:  şem‘-i Hak ve şem‘-i Hudâ, Allah’ın nuru,  ışığı  ve  mürşid-i kâmil’dir. Şem‘-i hû,  şem‘-i zafer, hakiki bir aydınlık, İlahî nur anlamında kullanılır.  Şem‘-i hudâ ve şem‘-izü’l-celâlden maksat da Hz. Muhammed’dir. İstiare yoluyla Allah’a şem‘-i lâ-yezâlî  denilmektedir.  Sâlikin kalbini yakan ilahî nurun parıltısı, müşâhede ehlinin kalbinde  parlayan irfân nuruna da şem denir.

 Mutasavvıflar, İslâm dini ve Kur’an’a  şem‘-i ilahî derler. Şem‘ kelimesi İslâmî doğu edebiyatlarında sevgili ve güzele teşbihte de kullanılmıştır. Bu teşbihe esas olan özellik, onun yüzü ve yanağıdır. Sevgilinin güzellik unsurlarından olan yüz ile yanak, parlaklık ve aydınlık yönüyle ele alınıp, çeşitli tasavvur ve tahayyüllerde kullanılmıştır. Bu duygular ifade edilirken şu tamlamalardan istifade edilmiştir: 

 şem‘-i cemâl,  şem‘-i cem,  şem‘-i Çigil, şem‘-i  Hoten,  şem‘-i  dil-efrûz,  şem‘-i  şeker-leb,  şem‘-i Tıraz,  şem‘-i Tarab

 Yine İslâmî doğu edebiyatlarında ortak  kullanılan güzelliğin şem’e benzetilmesi, âşık veya gönlü ona yanan pervâne  şeklinde hayal edilmesindendir. Yüz ve yanağın şem‘e benzetilişinde renk, parlaklık ve  yakıcılık ile  başka müşâhedeye dayanan tasavvurlar rol oynar."

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder