Mumun aydınlattığı masaya boş sayfanın yalnızlığı yayıldığında büyür yalnızlık. Boş sayfa! Kat edilecek, ama henüz hiç kat edilmemiş bu büyük çöl. Uykusuz geçen her gece boş kalan bu boş sayfa, hiç durmadan yeniden başlanan bir yalnızlığın büyük göstergesi değil midir? Ve yalnızlık yalnızca bilgilenmek istemekle kalmayan, yazmak da isteyen, çalışan birinin yalnızlığı olduğunda, bu münzevinin üzerine nasıl bir yalnızlık çöreklenir! O zaman boş sayfa bir hiçliktir, acılı bir hiçlik, yazının hiçliği.
"bir mumun ıssız aydınlığı beyazlığını koruyan boş kağıt üzerinde"
Her şeye yeniden başlamak, yazarak yaşamaya başlamak ne hoş olur -kişinin kendi karşısında cömertliktir de! Yazının içinde, yazı dolayısıyla doğmak, geceleri uyanık kalmayı seven büyük münzevilerin büyük ideali! Ama, varlığının yalnızlığı içinde yazmak için, sanki yaşamın boş bir sayfasının vahyine sahipmiş gibi, bilinç maceraları gerekir, yalnızlık maceraları gerekir. Ama yalnızca bilinç kendi yalnızlığını çeşitlendirebilir mi?
Kısacası, yaşam deneyimlerinin, birbirinden ayrılmış, birbirinden ayırıcı deneyimlerin hesabı görüldüğünde, masanın üzerine, mumun ışığını alacak en uygun yere yerleştirilmiş boş kâğıdımın önünde, varoluş masa'mda olurum gerçekten.
Evet, ben azami varoluşu, gerilimli varoluşu -ileri bir yere doğru, daha ileriye doğru, yukarı bir yere doğru gerilim halinde varoluşu- tanıdım varoluş masamda. Çepeçevre etrafım huzur, sükunet; tek başına varlığım, varlığı arayan varlığım, bir başka varlık olmak, bir varlıktan-da-öte olmak gibi inanılmaz bir ihtiyaca yönelmiştir. Ve böylece, Hiç'le, Hülyalarla, kitaplar yazılabileceğine inanılmaktadır...
Gaston Bachelard
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder