Yakmak:
Aşina nesnelerle yaşadığımız yoldaşlık bizi yavaş akan yaşama götürüyor. O nesnelerin yakınında, bir evveliyatı olmasına rağmen her seferinde tazelenen bir hülyaya kendimizi kaptırdık. "Şeylik" içinde, sevilen şeylerin bu daracık müzesinde tutulan nesneler hülya tılsımlarıdır. Onları artık adları sayesinde anıyor ve çok eski bir hikâyeyi düşleyerek onlardan ayrılıyoruz. Adlar, o eski adlar nesne değiştirse, eski şeyliğin iyi eski şeyinden tamamen başka bir şeye bağlansalar ne bûyük bir felaket olur! Öteki yüzyılda yaşamış olanlar lamba kelimesini günümüz dudaklarından başka dudaklarla söylerler. Kelimelerle düşlere dalan benim için ampul kelimesi gülünçtür, kahkahamı zor tutarım. Ampul, asla iyelik eki alacak kadar yakın olamaz. Geçmişte lambam der gibi şimdi kim elektrik ampulüm diyebilir! Ah, iyelik ekleri yok olup giderken, bizim olan nesnelerle sürdürdüğümüz yoldaşlığı bunca güçlü dile getiren bu ekler çökerken daha nasıl düş görebiliriz?
Elektrik ampulü, bize yağla ışık veren o canlı lambanın hülyalarını asla vermez. Işığın yönetildiği çağa girdik. Tek rolümüz elektrik düğmesini çevirmek. Mekanik bir hareketin mekanik öznesinden başka bir şey değiliz. "Yakmak" fiilinin öznesi olarak haklı bir gururla kendimizi var kılmak için bu
edimden yararlanamayız.
*
Gaston Bachelard
*
*
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder